
Recm Nedir; Kelime olarak taşlama,taşa tutma,sövme,kovma,lanet etme anlamında kullanılır.Fıkıh literatüründe ise dul veya evli erkek yada kadının taşlanarak öldürülmesini ifade eder.
R.C.M kökünden türeyen recm,Kur’an’da (Kehf/22) “gaybı taşlamak” anlamında, (el-Mülk, 67/5) “atış taneleri” anlamında,(Hicr/17)”taşlanmış” anlamında,(Hicr/34)”kovulmak” anlamında kullanılmıştır.
Geleneksel Yaklaşım; Geleneksel yaklaşımda Recm uygulaması, Sünnet ve İcma(Alimlerin ortak görüşü) ile sabittir.
Zina eden hakkında evli-bekar ayrımına gidilir; Bekar olana sopa, evli olana ise sünnetle recm cezası verildiği savunulur.
Geleneksel anlayışta recm cezasının uygulanması için ise gerekli şartlar şunlardır; Zina eden kadın veya erkeğin ergin olması, akıllı olması, zinanın zor kullanarak olmaması, zinanın diri bir insanla olması, İslâm devletinin varlığının olması ve zinanın bir şüpheye dayalı olmaması gerekir.
Zina suçu ikrar(itiraf) yada dört şahit ile sabit olur.Eğer bunlar olmazsa ceza uygulanmaz.
Geleneksel düşüncede recm tevatür derecesine ulaşmış hadislerle sabittir.Geleneksel düşünce recmin Kur’an’dan lafız olarak kaldırıldığını ama mana olarak devam ettirildiğini belirtir.
Lafız olarak kaldırılıp manasının devam ettiğini şu delil ile ifade ederler; Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz. Ömer’in minberde şöyle dediğini rivâyet etmiştir. “Cenab-ı Allah Muhammed (s.a.s)’i hak ile göndermiş ve O’na Kitab’ı indirmiştir. Recm ayeti de O’na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladık. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladı, ondan sonra biz de uyguladık”. Korkarım, zaman geçince birileri çıkıp “Biz Allah’ın kitabında recmi bulamıyoruz” der ve Allah’ın indirdiği bir farzı terkederek sapıklığa düşerler. Şüphesiz recm, Allah’ın kitabında, evli olmak, şahit, gebelik veya ikrar bulunmak şartıyla, zina eden kimse aleyhine bir haktır” (1). Hz.Ömer’in bahsettiği lafzı kaldırılmış ayet şudur; “İhtiyar erkekle ihtiyar kadın zina ederlerse, onları recmedin” (2) Hz.Ömer’in bunu minberde söylemiş olması ve sahabenin buna itiraz etmemesi recmin sabit olduğunu gösterir. (3). Geleneksel düşünce bu rivayetlere dayanarak sahabenin de bu konuda ittifak ettiğini ve recmin aslında Kur’an’da var olduğunu ancak lafız olarak kaldırıldığını savunur.
Peygamberimizin bazı recm konusunda bazı uygulamaları;
1-) Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)’dan nakledildiğine göre, zina eden kadının kocası ile, zina eden işçinin babası Resulullah (s.a.s)’e başvurarak bu konuda “Allah’ın kitabı” ile hüküm vermesini istemişlerdir. İşçinin babası şöyle dedi:
“Benim oğlum bu adamın yanında işçi idi. Onun hanımı ile zina etti. Bana, oğlum için recm gerektiği haber verildi. Ancak ben onun adına yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danıştım, (oğlum bekâr olduğu için) ona yüz değnekle bir yıl sürgün cezası, bunun karısına ise recm cezası gerektiğini haber verdiler”. Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, aranızda Allah’ın kitabı ile hükmedeceğim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oğluna yüz değnekle bir yıl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamın karısına git. Eğer zinasını itiraf ederse, onu recmet”. Üneys kadına gitmiş ve kadın suçunu itiraf etmiş, Hz. Peygamber’in emri üzerine de recmedilmiştir (4).
2-) Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber’e gelerek “Beni temizle” dedi. Hz. peygamber “Yazık sana, çık git, Allah’a tövbe ve istiğfar et” buyurdu. Mâiz, pek uzaklaşmadan geri döndü ve “Ey Allah’ın Resulu! Beni temizle” dedi. Hz. Peygamber aynı sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarında “Seni hangi konuda temizleyeyim?” diye sordu. Mâiz; “Zinadan” dedi. Hz. Peygamber “Bunda akıl hastalığı var mıdır?” diye sordu. Böyle bir rahatsızlığı olmadığını söylediler. “Şarap içmiş olabilir mi?” diye sordu. Bir adam kalkıp içki kontrolü yaptı. Onda şarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar “sen zina ettin mi?” diye sordu. Mâiz “Evet” cevabını verdi. Artık emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkında sahabiler iki kısma ayrıldılar. Bir bölümü Mâiz’in helâk olduğunu, başka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptığını söylediler. Bu farklı yaklaşım üç gün sürdü. Daha sonra yanlarına gelen Resulullah (s.a.s) “Mâiz b. Mâlik için dua edin” buyurdu. “Allah Mâiz’e mağfiret eylesin” dediler. Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasında paylaştırılırsa onlara yeterdi” (5).
3-) Mâiz’in recmedilmesinden kısa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadın geldi ve “Ey Allah’ın elçisi! Beni temizle” dedi. Hz. Peygamber “Yazıklar olsun sana. Çık git, Allah’a tövbe ve istiğfar et” buyurdu. Kadın dedi: “Beni, Mâiz’i çevirdiğin gibi geri çevirmek istiyorsun” Hz. Peygamber, “Sana ne oldu?” diye sordu. Kadın kendisinin zinadan gebe olduğunu söyledi. Bunun üzerine “Sen mi?” buyurdu. Kadın “Evet” dedi. Hz. Peygamber “Doğuruncaya kadar git” buyurdu. Kadının bu arada geçimini Ensar’dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber’e gelerek; “Gâmidli kadın doğurdu” dedi. Çocuğun bakımını da Ensar’dan birisi üzerine aldı ve kadın recmedildi” (6). Geleneksel düşüncede bu hadislerle müslümana recmin uygulanması sabit olduğunu belirtir.
Başka rivayetlerde ise Hz.Peygamber’in yahudilere Tevrat’tan hükmederek recm ettiği yer almaktadır.
1-) Abdullah b. Ömer (r.a)’tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber’e, zina etmiş bir yahudi erkeği ile bir yahudi kadını getirmişler. Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuştur. Yahudiler; “yüzleri karaya boyanır, sırt sırta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaştırılır” demişler. Tevrat getirilmiş, ancak okuyan yahudi genci recm ayetine gelince ceza kısmını parmağı ile kapatıp atlayınca durumu farkeden ve yahudi iken İslâm’a giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber’e yahudinin Tevrat’ın üzerinden elini kaldırmasını emir buyurmasını istemiştir. Yahudi elini kaldırınca recm ayeti görülmüş ve her iki yahudi hakkında da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmıştır (7).
2-) Hz. Peygamber’e, yüzü kömürle karartılmış ve dayak vurulmuş bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere evlilerin zinasının Tevrat’taki hükmünü sordu. Onlar, bu şekilde olduğunu söyleyince, bir yahudi bilginine “Sana, Tevrat’ı Musa ya indiren Allah aşkına soruyorum. Zina edenin Tevrat’taki hükmü nedir?” diye sordu yahudi bilgini; Tevrat’ta recim var. Fakat zina eşraf arasında artınca, şerefli birini getirirlerse serbest bırakır, yoksul biri yakalanırsa onu recmeder olduk. Bu iki sınıfa eşit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayıp, dayak vurmayı recmin yerine koyduk”. Bunun üzerine, Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Allahım! Senin emrini onlar değiştirdikten sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi recmedildi” (8).
Modernist Yaklaşım; Modernist kesim, Kur’an yeter sloganıyla hadisleri kabul etmez. Geleneği toptan reddeden bu düşünce sistemi gelenekte olan usülleri de reddeder.Recm konusunda ise;
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birine yüz sopa vurun. Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dinini uygulama hususunda o ikisine karşı merhamet duygusuna kapılmayın.Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya tanık olsun.(9) ayetini yeterli görüp bunun aksi olan hadislerin uydurma olduğunu belirtirler.
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birine yüz sopa vurun. Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dinini uygulama hususunda o ikisine karşı merhamet duygusuna kapılmayın.Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya tanık olsun.(9) ayetini yeterli görüp bunun aksi olan hadislerin uydurma olduğunu belirtirler.
Neo Geleneksel Yaklaşım;
İslam’da iki temel kaynak vardır,diğer bütün kaynaklar ise ancak bu iki kaynaktan beslenerek oluşabilirler, o da Kur’an ve Sünnet’dir.
İlk ana kaynak Kur’an olup kendisinde hüküm bulunmamışsa veya açıklanmaya, beyan edilmeye muhtaç bir mesele var ise o zaman ikinci kaynak olan Sünnet’e başvurulur. Kur’an günümüze mütevatir bir şekilde ulaşmış olup sübutu kati olan temel kaynaktır.
Sünnet ise Peygamberimizin söz,fiil ve takrirlerine(sessiz kalmasına) verilen genel addır. Sünnet’in bize ulaşması ise hadisler aracılığıyladır. Hadislerin bir çoğu Ahad olup az bir kısmı ise mütevatir seviyesinde ulaşmıştır. Lafzi mütevatir tek bir tane olup oda; “Kim bilerek bana yalan isnad ederse Cehennem’deki yerine hazırlansın.” hadisidir.
Ahad hadisler zanni olup kesinlik ifade etmez dolaysıyla reddi dinden çıkarmaz. Kur’an ise kat’i olup kesinlik ifade eder, reddi dinden çıkartır. Sübutu zanni(kesin olmayan) olan bir şey kat’i(kesin) olanın zıddı olamaz,onu nesh(yok) edemez,hükmünü ortadan kaldıramaz. İslam hukukunda hadisler hem senet olarak incelenmiş hemde metin olarak incelenmiştir.Özellikle Hanefi usulünde; İlk dönem Hanefî kaynaklarından anlaşıldığına göre Ebû Hanîfe’nin muhtevâ ile ilgili ileri sürdüğü tek şart adem-i şüzûzdur (şâzz olmama). Yani haber-i vâhidin Kur’ân’ın mânâ ve delâletine ve hakkında ittifak edilen Sünnete veya meşhûr ve ma’rûf sünnete aykırı olmaması gerekir. (10)
Buna örnek olarak Ebû Hanîfe el-Âlim ve’l-Müteallim adlı risâlesinde, “zinâ edenin imandan çıktığını” anlatan hadisin Kur’ân’a arzdan dolayı kabul edilemeyeceğini belirtmektedir.(11)
Bu ve buna dair örnekler aslında bizim usulümüzde Hadis’in Kur’an’a arz edilebileceğini bunun hadisin sıhhatini belirlemede bir ilke olduğunu görüyoruz. Kimi modernist kesimin yaptığı gibi Kur’an bize yeter başka kaynak bizi ilgilendirmez deyip mealcilik de yapmıyoruz. Ancak senedi sahihtir diyede her hadisin Resulullah’tan geldiğine inanmıyoruz. İşte bu ilke çerçevesinde usülden de kopmayarak recm konusundan bahsedeceğiz.
Allah Kur’an’da zinanın hükümlerini tafsilatlı anlattığı kadar ne hırsızın ne adam öldürmenin ne de diğer çeşitli günah ve cezaların hükümlerini tafsilatlı şekilde bildirmemiştir.
Allah “zinaya yaklaşmayın” (12) buyurarak zinayı haram kılmıştır,sonrada bunun kötü bir yol olduğunu bildirmiş,sopa cezasından bahsetmiş (13) sonrasında bir grup mü’minin orada bulunmasını emretmiş ve Allah’ın dini hususunda merhametiniz tutmasın deyip zaniye acıma hissi oluşmasını nehyetmiştir. Zina iftirasında bulunana (14) seksen sopa vurulmasını emretmiş.Sonrasında onların şahitliklerinin ebediyyen kabul edilmeyeceğini bildirmiştir. Kendi hanımına zina ithamında bulunan (15) kimseler için lanetleşmeyi emretmiş, buna rağmen hala yalan söyleyenin Allah katında büyük bir gazaba uğratılacağını bildirmiştir. Zina eden bir erkeğin ancak zina eden bir kadınla yada bir müşrikle evlenebileceğini,zina eden bir kadının ise ancak zina eden bir erkekle veya bir müşrikle evlenebileceğini (16) bildirmiştir. Zinanın tespiti için ise dört şahidin olması gerektiğini bildirmiştir. (17) Görüyoruz ki zina konusu Kur’an’da birçok detayıyla birlikte ele alınmıştır.Recmden daha basit konular ele alınmasına rağmen insan hayatını ilgilendiren böyle bir cezaya değinilmemiş olması oldukça manidardır.
Allah Kur’an’da zina edenin cezasını bildirmiş ve şöyle buyurmuştur; اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ
Zina eden kadın ile zina eden erkeğin her birine yüz sopa vurun. Allah’a ve âhiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dinini uygulama hususunda o ikisine karşı merhamet duygusuna kapılmayın.Müminlerden bir grup da onlara uygulanan cezaya tanık olsun. (18)
Ayette hiçbir ayrım yapılmadan كُلَّ وَاحِدٍ (kulle vahidin) her birine ifadesi kullanılmıştır.Zina recm değil cezasının yüz sopa olduğu belirtilmiştir.
Başka bir ayetde ise ;
فَاِذَٓا اُحْصِنَّ فَاِنْ اَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِۜ ذٰلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْۜ وَاَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْۜ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَح۪يمٌ۟
….Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı gerekir. Bu, içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir; sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir. (19) buyurmuştur. Bu ayet te ise yüz sopa cezasına bir şerh düşülmekte zina cezasının uygulanmasında hür ve köle ayrımına gidilmektedir. Böylece “hür evli” zinakarın cezası yüz sopa iken “köle (cariye) evli” zinakarın cezası ise elli sopa olmaktadır. Hür-evli zinakarın cezasının sopa değilde recm edilerek öldürülmek olduğunu savunanlar açısından bu ayet bir sorun teşkil etmektedir.
Zina eden evli-hürün cezası recm edilerek öldürülmek ise zina eden evli-kölenin cezası nedir?Köleye hürün yarısı uygulanacak ise ölüm cezasının yarısı ne olabilir?Bu konuda tartışmanın mihenk noktası budur.
Geleneksel düşüncenin tanımı kısmında Resülullah’ın müslümanlara recm cezasını uygulanması Nur/2 ayeti nazil olmadan önce uygulanmıştır.Bu konuda Buhari ve Müslim’de bulunan şu hadis meseleye ışık tutmaktadır.
Ebû İshâk eş-Şeybânî (rahimehullah) anlatıyor: “İbnu Ebî Evfâ (radıyallâhu anh)’ya:
“- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hiç recm tatbik etti mi?” diye sordum. Bana: “Evet!” cevabını verdi. Ben tekrar:
“- Nûr sûresinin nüzûlünden önce mi, sonra mı?” diye sordum. “Bilmiyorum!” dedi.” [20]
Kur’an ve bahsi geçen hadis bize Ayet nazil olduktan sonra Resulullah recm cezasını uygulamadığını gösterir.
Tevrat’da Zina Cezası ; Levililer Bap 20’de şu hükümler yer alır: 10 Biri başka birinin karısıyla, yani komşusunun karısıyla zina ederse, hem kendisi, hem de zina ettiği kadın kesinlikle öldürülecektir.
11 Babasının karısıyla yatan, babasının namusuna leke sürmüş olur. İkisi de kesinlikle öldürülecektir. Ölümü hak etmişlerdir.
12 Bir adam geliniyle yatarsa, ikisi de kesinlikle öldürülecektir. Rezillik etmişler, ölümü hak etmişlerdir.
13 Bir erkek başka bir erkekle cinsel ilişki kurarsa, ikisi de iğrençlik etmiş olur. Kesinlikle öldürülecekler. Ölümü hak etmişlerdir.
İncil’de Zina Cezası;
Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa, kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail’de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.
“Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız.
“Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. “Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek.Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer. Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır.(21)
Ancak bu sav doğruysa, kızın erden olduğuna ilişkin bir kanıt bulunamazsa, kızı baba evinin kapısına çıkaracaklar. Kent halkı taşlayarak kızı öldürecek. Babasının evindeyken fuhuş yapmakla İsrail’de iğrençlik yapmıştır. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız.
“Eğer bir adam başka birinin karısıyla yatarken yakalanırsa, hem kadınla yatan adam, hem kadın, ikisi de öldürülecek. İsrail’den kötülüğü atacaksınız.
“Eğer bir adam kentte başka biriyle nişanlı erden bir kızla karşılaşır ve onunla yatarsa, ikisini de kentin kapısına götürecek, taşlayarak öldüreceksiniz. Çünkü kız kentte olduğu halde yardım istemek için bağırmadı; adam da komşusunun karısıyla ilişki kurdu. Aranızdaki kötülüğü ortadan kaldıracaksınız. “Eğer bir adam kırda nişanlı bir kızla karşılaşır, onu yakalayıp tecavüz ederse, yalnız tecavüz eden adam öldürülecek.Kıza hiçbir şey yapmayacaksınız. Çünkü kızın ölümü hak edecek bir günahı yoktur. Bu, komşusuna saldırıp onu öldüren adamın davasına benzer. Adam kızı kırda gördüğünde nişanlı kız bağırmışsa da onu kurtaran olmamıştır.(21)
Recm,zina edenin öldürülmesi Tevrat’ta ve İncil’de var. Resulullah yahudilere uygulamıştır. Ancak, Kur’an recmi müslümanlardan kaldırıp sopaya çevirmiştir.
Geleneksel düşüncenin tanımı kısmında belirttiğimiz Hz.Ömer’den rivayet edildiği bildirilen hadislerin, Kur’an’a birebir zıt olduğundan ve yine usulümüzde olan hadisi Kur’an’a arz ederek kabul etmiyoruz.
Hz.Ömer’den rivayet edildiği bildirilen; İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) anlatıyor:
“Hz. Ömer (radıyallahu anh)’i hutbe verirken dinledim. Şöyle demişti:
“Allah Teâla Hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)’i hak (din ile) gönderdi ve O’na Kitab’ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben şu endişeyi taşıyorum:
Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp: ‘Biz Kitabullah’da recm cezasını görmüyoruz.’ (deyip inkâra sapabilecek ve) Allah’ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir. Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya hamilelik veya itiraf yoluyla- sübut bulduğu takdirde, onlara tatbik edilmesi gereken Kitabullah’da mevcut bir haktır. Allah’a kasemle söylüyorum, eğer insanlar: ‘Ömer Allah Teâla’nın kitabına ilâvede bulundu.’demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah’a) yazardım.” (22)
Kur’an’a bir ekleme veya çıkarmanın olmadığı ve olamayacağı Kur’an ile sabittir ve ümmet te bu konu hakkında hiçbir şüphe yoktur. Allah ayetinde şöyle buyuruyor;
اِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَاِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ
Kesin olarak bilesiniz ki bu kitabı kuşkusuz biz indirdik ve onu mutlaka koruyan da yine biziz. (23)
Hz.Ömer’e isnad edilen her ne kadar sened olarak sahih olsada metin olarak Kur’an’a aykırıdır. Adaletiyle bilinen Hz.Ömer’in böyle birşey demesi ise mümkün değildir.
Bu konuda muassır alimlerden olan Muhammed ebu Zehra, Yusuf el Kardavi,Taha Cabir Alvani ve Muhammed Mütevellî eş-Şa’râvî’de yukarıda bahsi geçen delillerle İslam’da recmin olmadığını söyleyip Neo Geleneksel bir yol takip etmişlerdir.
Mücahid Güneş
Kaynakça;
1-Müslim, Hudûd, 15
2-Mâlik, Muvatta’, Hudûd 10; İbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183
3-Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Ahmed Davudoğlu, İstanbul 1978, VIII, 350
4-Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13
5-Müslim, Hudûd, 22; eş-Şevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu’r-Râye, III, 314 vd.
6-Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; İbn Mâc’e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta’, Hudûd, II
7-Müslim, Hudûd, 26
8-Müslim, Hudûd, 28
9-Nur/2
10-Bkz. Ebu Hanife, Nu’mân b. Sâbit, el-Âlim ve’l-Müteallim, (Thk. Muhammed Zâhid el-Kevserî), Matbaatü’l-Envâr,Kahire, 1368/1948, s. 24-25; Ebû Hanîfe, Risâle ilâ Osmân el-Bettî, s. 35; Krş. İbn Abdilber
11-Ebu Hanife, el-Âlim ve’l-Muteallim, s. 24-25.
12-İsra/32
13-Nur/2
14-Nur/4
15-Nur/6-7
16-Nur/3
17-Nur/13
18-Nur/2
19-Nisa/25
20-Buhârî, Hudud, 21, 37; Müslim, Hudud 29, (1702)
21-Yasanın Tekrarı 22 incil
22-Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu’l-Ensar 46, Megâzi 21, İ’tisâm 16; Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, ( 823, 824); Tirmizî, Hudud 7, (1431); Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).
23-Hicr/9
One thought on “İslam’da Recm Yoktur”