İlimden Allah’a

Türkiye toplumunda özellikle genç  kesimde giderek Kur-an’dan uzaklaşma  gerçekleşiyor. Bu uzaklaşmadan dolayı Kur-an’ın öneminin farkına varılamıyor, cehaletle beraber ön yargılı bir şekilde ve sağdan soldan özellikle sosyal medyadan dolayı akıllarda şüpheye soru işaretlerine,samimi olmayan tartışma amacı güden  ön yargılı sorgulamaya sürüklüyor.Bu ön yargılı sorgulama genç kesimi ciddiyetsizlik,cehalet,tembellik,gaflet gibi bazı  özelliklere  sürüklüyor.Bu özellikler dinin getirdiği bazı emir ve yasakların farkına varmama ve kaçmak için son çareyi deizm, ateizm gibi ideolojilerde buluyor  bu ideolojiler ise gençleri etkiliyor bunalım ve çıkmaza sürüklüyor.
Çözüm olarak Kur-an’ın farkına varma gençlerimizi Kur-an’la tanıştırma ve Kur-an’ın önemini gençlere gerek bilimsel gerek tarihsel gerekse sosyolojik delillerle yada verilerle gençlerimize öğretmekle olur.  Bunun yanı sıra Allah’ın farkına varılması Allah’ın varlığının önemi ölümün olduğu bir dünyada bütün işlerin ancak Allah’la anlamlı hale geldiği gerçeği  ve yine Ahret’in varlığının gerekliliği ve önemi, genç toplumumuzu inşallah dinine sarılmaya ve yaşamaya sevkedecek kanaatindeyim.
Her ne kadar bu yazıyla yeterli olmayacağını bilsem de  Allah’ın varlığı ve gerekliliği, Ahret’in varlığı ve gerekliliği son olarak da Kur-an’ın Allah’ın kelamı olduğunu  ana başlıklar altında inceleyeceğiz.
Allah’ın varlığı ve gerekliliği
Yeryüzünün ve gökyüzünün bir denge içinde olması; dağların,bitkilerin,hayvanların,yıldızların,gezegenlerin,galaksilerin akıl almaz varlığı ve uyumu  bize bunların tesadüfen olamayacağını ancak bir yaratıcının yaratması sonucu olabileceğini hatırlatıyor. En basit eşyanın bile bir mucidi varken günümüz teknolojisiyle bile gerek insan vücudunda gerek karada  gerek okyanusun diplerinde gerek uzayda henüz keşfedilmemiş yaratılışta onca kusursuz varlığın tesadüfi oluşması hiçbir akla ve mantığa sığmayacaktır. Biraz tefekkür yaratılanları düşünme bizi bir yaratıcıya götürecek ve bu yaratıcının varlığını yani Allah’ı zorunlu hale getirecektir.
Allah’ın sıfatları nedir?
  • Allah tektir ve kendisi gibi ilahın olması düşünülemez aksi halde dengelerin altüst olmasına nizamın bozulmasına, (enbiya/22) Tanrılar kendi aralarında yarışır hale gelir her biri kendi yarattığı hakkında üstünlük taslardı (mü’minun/91) bu ve buna benzer sebeplerden dolayı Allah’ın sıfatlarından biri tek olmasıdır.
  • Allah’ın başlangıcının ve sonunun olmaması gerekir ki başlangıcı ve sonu olan bir tanrının tanrı olması düşünülemez.
  • Sonradan yaratılanlara benzememesi Allah’ın yarattıklarına benzemesi  veyahut da kendi benzerinde bir varlığı yaratması onun birliğinin aksi bir durumdur ve yine Allah’ın yaratılmışlara benzemesi onun tanrılık özelliğinin yok olmasına neden olur beşeri  özellikler katılır doğum ölüm gibi halbuki bizim aklımıza gelen her varlığın bir sonu ve başlangıcı var. Dolasıyla Allah’ı sonradan yaratılanlara benzetmek sahih bir Tanrı inancına terstir.
  • Allah’ın hiçbir şeye muhtaç olmaması gerekir her şey ona muhtaçtır. Bir şeye ihtiyaç duyan bir tanrı eksik bir tanrıdır ki eksik olan bir varlığın Allah olması mümkün değildir.
Ölüm gerçeği de bizim için Allah’ı zorunlu bir varlık haline getirir.Şöyle biraz tefekkür edildiği zaman yaşamın  ve ölümün olduğu bir alemde yapılan işler ancak Allah rızası için yapıldığı zaman anlamlı hale gelir. Bir beşer için yapılan işler riya gösteriş ve üstünlük taslamadan ibaret olur ama sadece Allah için yapılan amellerde gösteriş üstünlük taslama başa kalkma vb. niyetlerin olması mümkün değildir. Yapılan amellerin samimi ve anlamlı hale gelmesi içinde Allah’ın varlığı zorunludur.
Ahret’in varlığı ve gerekliliği;
Ahret inancı olan biri yani yaptığı işlerin bir hesabının bu hesap sonucu ödülün veya cezanın olduğuna inanan biri için yaşam daha dengeli hale gelecektir. Sadece inanmak de yetmez farkında ve bilincinde de olmak önemlidir.Ahret’in varlığı adaletin tesisi içinde çok önemlidir.Herkes kendini bilir yaptığımız kötü işlerin,yediğimiz hakların bir hesabının olmaması herkesin yaptığının yanına kar kalması adaletsizlik olmaz mı? Zalim ve mazlumun olduğu bu dünyada gücü elinde bulunduran bir zalimden hesap sorulamaması sizinde vicdanınızda bir rahatsızlık oluşturmaz mı? Elbette ki oluşturur. Bu anlamda Ahretin varlığı gizliden ve açıktan yalnız veya topluluk halinde yapılan bütün suçların hesabının ödendiği bir zaman ve mekandır.  Yapılan bütün iyi işlerin güzel  amellerin ölümle beraber yok olması yine adaletsizlik değil mi? Bu yapılan işler Ahret inancı olmadan yapılırsa zaman içerisinde yozlaşıp insanlara iyi görünme amacı gütmez mi? Kısaca Ahret inancının olmadığı güzel bir amel bile anlamsız bir şekilde yok olmaya mahkumdur.Bilinse ki bunun karşılığını bana Allah verecek o zaman dünyada yapılan tüm iyilikler anlam kazanır ve daha tutarlı hale gelir.
Kur’an-ı  Kerim Allah’ın kelamı olduğuna değiştirilmediğine deliller;
Dünyada birçok toplum, birçok ırk,birçok kültür bulunmaktadır.Bu çeşitliliğin sonucu olarak her toplumun yada her şahsın kendine göre doğrusu yanlışı iyisi kötüsü vardır.Mesela bir tolumda birine tükürmek hakaret iken başka bir toplumda övgü haline gelebiliyor.Bununda ötesinde insan zihnine dayalı iyilik ve kötülük doğru yanlışlarda değişkenlik arz edebilir. Buda karmaşaya yol açar peki hangisi doğru hangisi hak? İşte tamda burada Allah’ın varlığının önemi de ortaya çıkmış olur. Teşbihte hata olmazsa bir mucit yaptığı bir makinenin kullanma klavuzunu da yazar ki o makine bozulmadan yada hırpalanmadan kullanılsın,işte her şeyin yaratıcısı olan Allah yaşamı yaratıp bizi bu yaşama dahil ettiğine göre o zaman bize bir kullanma klavuzu şart, A şahsının doğrusu değil de Allah’ın doğrusu A topluluğunun doğrusu değil de Allah’ın doğrusu bizim için bu anlamda çok önemli.İşte tamda burada dinin zorunluluğu da bir bakıma ortaya çıkmış olur.
Çağımızda birçok din mevcut bu dinlerin her biri kendinin hak olduğunu iddia ediyor ve nerdeyse her birinin kendine ait metinleri mevcut peki biz dinimiz olan İslam’ın hak din olduğunu ve kitabımız olan Kur-an’ın hak kitap olduğunu Allah tarafından bildirildiğini nasıl bileceğiz?
Bu sorunun cevabı için daha kapsamlı bir araştırma yapılabilir bu anlamda daha tahkiki bir iman için bütün dinler en azından meşhur bilinen dinler samimi bir şekilde ele alınıp araştırılmalı ve ,sorgulanmalı ki buna dair araştırmalar mevcut, bu eserler okunmalı o zaman hakikatin ortaya çıkacağından eminim.Şuan için dinleri tek tek ele alıp burada yazıya dökmek daha kapsamlı bir çalışma gerektirdiği için yapamıyorum ancak Kur-an’ın Allah’ın kelamı olduğunu ispat edecek birkaç örnek verecek olursak;
1- Kur-an’ın değişmeden günümüze kadar geldiğinin bilimsel kanıtı İngiltere’de Birmingham Üniversitesinde 1370 yıllık Kur-an’ın elimizde bulunan Kur-an’la aynı olması değiştirilmeden geldiğinin en net örneğidir. Mütevatir dediğimiz yalan ihtimali olmayan bir yolla da gelmesi yani tarih boyunca yüz binlerce hafızın ezberlemesi ve ilk iniş anından itibaren yazılması ve ezberlenmesi kitap haline geldikten sonra çoğaltılması ve günümüze kadar hem yüz binlerce hafızada ve milyonlarca kitap da gelmesi Kur-an’ın değişmesinin mümkün olamayacağının akli kanıtıdır.
2- Kur-an’da ki bazı rakamsal veriler bize bu kitabın bir beşer eliyle yazılmadığını Kur-an’ın Allah’ın kelamı olduğuna delildir. Bunlardan bazı örnekleri sıralayacak olursak;
  • Yedi Gök 7 defa geçer yine göklerin yaratılışı (halku semavat) da  7 defa geçer.
  • Gün (yevm) tekil olarak 365 kere çoğul yani günler (eyyam-yevmeyn) kelimesi 30 kere aykelimesinin tekrarı ise 12 defa geçer.
  • Birbirine yakın olan kelimelerde aynı sayıda zıt olanlarda iki katı kadar yada yarısı kadar geçer mesela bitki 26 kere tekrar ederken ağaç da 26 defa tekrar eder. Ceza kelimesi 117 defa tekrar ederken affetmek tam iki katı kadar yani 234 defa geçer.
  • De kelimesi 332 defa geçerken dediler kelimesi de 332 defa geçer.
  • Dünya kelimesi 115 defa geçerken Ahret kelimesi yine 115 defa geçer.
  • Şeytan 88 defa geçerken melek de yine 88 defa geçiyor.
  • İman (tamlama almadan) ve küfür kelimeleri 25 defa geçer
  • Cennet kelimesi ve cehennem kelimesi aynı sayıda 77 defa geçer.
  • Zekat ve bereket kelimesi Kur-an’da 32 defa geçmektedir.
  • İyiler (ebrar) 6 defa geçerken kötüler ( füccar) yarısı kadar 3 defa geçer.
  • Sıkıntı 13 defa geçerken huzur 13 defa geçer.
  • Kadın 23 defa geçerken erkek de 23 defa geçer aynı zamanda kromozon sayısını ifade eder. İnsan kromozon sayısı anne ve babadan geçen 23er kromozon olmak üzere toplam 46 dır. (1)
Bütün bu rakamlar veriler bize bir beşerin bunu yazamayacağını ve şayet değiştirilmiş olsaydı bu rakamsal verilerin böyle muazzam bir şekilde sabit olamayacağını gösterir.     Kur-an görmek isteyen gözler için bir nurdur hidayet kaynağıdır.Bir hayat rehberi bir yaşam modelidir. Elbetteki bu verilerle biz Kur-an’a bilim kitabı muamelesi yapamayız bu veriler sadece Kur-an’ın Allah’ın kelamı olduğunun birkaç örneğidir. Biz Onu bir hayat rehberi bilip hayatımıza nasıl yansıtabiliriz bunun derdinde olup sahih sünnetle birlikte dinimize nasıl sımsıkı sarılabiliriz bunun derdini davasını gütmemiz gerekiyor. Buna benzer birçok örnek verilebilir ğaybden haber vermesi (rum suresi) göğün genişlemesi (zariyat/47) gibi ama zaten Kur-an’la biraz ilgilenen birisi ondaki mucizelerin farkına varacaktır.
İslam bizler için hayattır,rahmetdir. Kişisel yaşantımızdan toplumsal yaşantımıza kadar hayatın her alanına müdahil olan bir dindir.Bize düşen dinimizi tanımak için çaba sarfetmek Allah’ın rahmeti ve adaleti olan İSLAM’ı her topluma ulaştırmaktır.Allah bizleri dinini hakkıyla tanıyan yaşayan ve yaşatan kullarından eylesin
(1) bu sayısal veriler İLMİ MERCEK DERGİSİ 13.SAYI 18.SAYFA dan alınmıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir