
Cehaleti mazeret olarak görmeyenlerin diğer bir iddiası, Allah’ın müşrikler için cahiller ifadesi kullanmasıdır; Allah’ın müşrik olan insanları cahillikle suçluyor ve bu cehaletlerinin müşrik olmalarına engel olmadığını vurguluyorlarken, bugün birileri insanların şirklerini cahilliklerine bağlayarak onların mazur olduklarını savunmaktadırlar. Delillerini ise bu gibi ayetlere dayandırıyorlar;
“De ki: Ey cahiller! Bana Allah’tan başkasına kulluk etmemi mi emrediyorsunuz?” (Zumer: 64)
“Dedi ki: “İlim ancak Allah katındadır. Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum.” (Ahkaf: 23)
“Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah’a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim. Onlar gerçekten Rablerine kavuşacaklar. Ancak ben sizi, cahillik etmekte olan bir kavim görüyorum.” (Hud: 29)
Kur’an’da cehalet kavramını incelediğimizde iki şekilde ele alındığını görmekteyiz, bunlardan bir tanesi “Habersiz olmak” yani bilgisizlik hali, bir diğeri ise Allah’ın ayetleri onlara ulaştığında onu reddetme, kabul etmeme, yüz çevirmedir. Allah bu kimseleri de Kur’an cahil olmakla nitelendirmiştir.
Cehaleti mazaret olarak kabul etmeyenlerin delil getirdikleri ayetleri iki şekilde değerlendiririz;
- Habersiz olma ve bilgisizlik halidir ki; bu bilgisizlikten kasıt kendine hakim olmadan işlenen günahlardır. Kur’an böyle kimseleri kınamamaktadır. Şu ayetler buna örnektir; “Âyetlerimize inananlar sana geldiğinde onlara de ki: “Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi -bir lutuf olarak- kendine yazdı. Gerçek şu ki, sizden kim cehaleten (bilmeyerek) bir kötülük yapar da ardından tövbe edip kendisini düzeltirse, bilsin ki Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.(Enam/54), “Sonuç olarak senin rabbin cahillikle kötülük işleyen, ama bunun ardından tövbe edip kendilerini düzeltenlerin yardımcısıdır; onların bu dönüşünden sonra, bilesin ki, artık rabbinin mağfiret ve rahmeti de çok geniştir”(Nahl/119), “Ey iman edenler! Cahilce(bilmeden) birilerine zarar verip de sonra yaptığınıza pişman olmamanız için, Fasık biri size bir haber getirdiğinde doğruluğunu araştırın.”(Hucurat/6)
- Asıl müşrikler hakkında olan cehalet vurgusu onların bilmeyerek kabul etmemeleri değil, ya inatlarında, ya düşmanlığından yada aşırı taassubundan dolayıdır. Yani müşrikler habersiz olan anlamında cahillik değil Allah’ın ayetlerine karşı cüretkar olmaları nedeniyle cahil olarak adlandırılmışlardır.
Nitekim “Yûsuf, “Rabbim! Zindan bana bunların benden istediklerinden daha iyidir. Eğer onların bana kurdukları tuzağı boşa çıkarmazsan, onlara meyleder ve cahillerden olurum!” dedi.(33) Hz.Yusuf cahillerden olurum derken bilgisizlerden olurum demek istememiştir, sana karşı cüretkar olurum demek istemiştir. Yine şu ayette buna örnektir, “Allah, “Ey Nûh! O, asla senin âilenden değildir. Onun yaptığı, iyi olmayan bir iştir. O hâlde, hakkında hiçbir bilgin olmayan şeyi benden isteme. Ben, sana cahillerden olmamanı öğütlerim” dedi” (Hud/46) Allah’ın Hz.Nuh’a cahillerden olmamasını öğütlemesinden kastı bilgisizlik değil Allah’ın verdiği karara cüretkar davranmayı ifade eder. Yani Allah’ın müşrikler için kullanmış olduğu ayetler onların bilgisizliğinden değil Allah’ın ayetlerine karşı bir mücadele içerisinde olmalarından dolayıdır. Bu ayetler buna ise delildir; “Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, ancak gerçek üzere ve belirli bir süre için yarattık; inkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.”(Ahkaf/3), “Bu Kitap, merhametli olan Allah katından indirilmedir; bilen bir millet için müjdeci ve uyarıcı olmak üzere Arapça okunarak, ayetleri uzun uzun açıklanmıştır. Ama insanların çoğu yüz çevirmiştir, onlar işitmezler de: “Bizi çağırdığın şeye karşı kalblerimiz kapalıdır, kulaklarımızda ağırlık, bizimle senin aranda anlaşmamıza engel vardır; istediğini yap, biz de yapacağız” derler.” (Fussilet/2-3-4-5), “İnkâr edenleri uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.”(Bakara/6), “Onlara Rablerinin âyetlerinden hiçbir âyet gelmez ki ondan yüz çevirmesinler.”(Enam/4), Burada müşriklerin en büyük özelliğinden bahsediyor ki bütün ayetlerden yüz çevirmeleridir bu yüz çevirme bilmediklerinden değil bildiklerinden dolayıdır.
Cehaleti mazaret olarak saymayanların müşriklerin bilmemesine rağmen Allah’ın onlara azab edeceğini şu ayet ile delillendirmektedirler; “İşin gerçeği şu ki onlar, mahiyetini bilemedikleri ve henüz kendilerine yorumu yapılmamış olan şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de işte böyle yalan saymışlardı; ama bak zalimlerin sonu nice oldu!” (Yunus/39) Cehaleti mazeret olarak saymayanlar buradaki “henüz mahiyetini bilmedikleri ve kendilerine yorumu yapılmamış olan şeyi yalanladılar” cümlesinden yola çıkarak burada Peygamber kendilerine ayeti açıklamamsına rağmen yalanlamışlardır ve Allah onların cehaletini mazeret olarak görmemiştir.
Bu ayet onların yorumladığı gibi cahillerden sayılmazlar, bunlar bizim tanımladığımız cahiller kısmına da girmezler nitekim bu kimseler kendi konumlarını ve menfaatlerini kaybedeceklerini bildikleri için bile bile Allah’ın kelamını tam olarak dinlemeyip uzaklaşıyorlardır. Yanı bu dinlememeleri cehaletinden değil aslında düşmanlığındandır. Nitekim İbn Aşur “Müşriklerin, Kur’ân-ı Kerîm’i yalanlamaları yani onun Allah kelâmı olmadığını iddia etmeleri, Kur’an hakkında yeterli bilgiye sahip olmalarından kaynaklanmıyordu; tam tersine onlar her yönüyle inceleyip üzerinde gerektiği kadar düşünmeden, mahiyeti hakkında kuşatıcı bilgiye ulaşmadan, Kur’an’ın ilerisi için bildirdiği şeyler henüz vuku bulmadan onu yalanlamaya kalkışıyorlardı ki bu bir cahillik örneğidir. Bu şekildeki bir yalanlamanın aslı ise küstahlık ve düşmanlık duygusudur”(1) Zemahşeri ise “Onlar, Kur’an’ı anlamadan, mahiyeti hakkında yeterince bilgi sahibi olmadan, üzerinde düşünmeden, nihaî yorumunu ve anlamlarını yeteri kadar kavramadan onun asılsızlığını ileri sürmeye kalkışıyorlardı; bunun sebebi de kendi dinlerine uymayan şeylerden nefret etmeleri, atalarının dinini terketmekten korkmalarıdır.”(2) şeklinde ifade etmiştir. Zaten ayetlere bütünsel olarak yaklaşınca da bu mananın çıkacağı muhakkaktır.
Sonuç olarak Allah’ın, müşrikleri cahil olarak nitelendirmesi onların bilmemezliğinden değil, Hak geldikten sonra bir takım mevki, makam vb. nedenlerden dolayı cüretkar olup yüz çevirmelerini ifade etmektedir.
Kaynakça;
1- İbn Âşûr, et-Tahrir ve et-Tenvir-15/171
2- Zemahşeri Keşşaf 2/191