Çağımızdaki Fetret Ehli

Ulemanın fetret ehli hakkındaki çıkan yorumları detayda ihtilaflı olsada Fetret ehline azab edilmeyeceği noktasında ittifak halindedirler. Ancak burada ele alacğımız konu batıda yaşayan gayri müslimler hakkında olacaktır.

Batıda veya diğer beldelerde yaşayan kimi kesim sahih İslam’dan bihaber olarak yaşamaktadırlar. İslam bu kimselere gerek medya üzerinden gerekse siyaset ve politika üzerinden yanlış tanıtılmış bir terör dini radikal bir din olarak lanse edilmiştir. Bu sebepten dolayı insanlar İslam’ı yanlış tanıyıp yanlış bilgiler çerçevesinde değerlendirmektedir. Fetret ehline azab edilmemesinin illeti ellerinde olmayan bir nedenden dolayı iman edememek ve bundan dolayı Allah’ın bu kimseleri mazeretli saymasıydı. Bu ortak illet çerçevesinde incelediğimiz zaman Avrupa’da doğan ve çevresinde İslamofobi yaygın olan bir kimse İslam’ı yanlış tanımaktadır. Bu durumda bu kimselerin ahirette ki durumu nedir?

Bu sorunun cevabını eşari alimlerin öncülerinden olan İmam Gazali mutezilenin meşhur edip ve ilim adamı Cahız ve Türkiye’de kelam alanında ciddi etkisi olan Said Nursi ve şuan dünyanın en muteber ve muhakkik alimlerinden biri olan Yusuf el-Karadavi İslam’ın varlığından haberdar ancak yanlış bilenlerin mazur olduğunu ifade etmişlerdir.

İmam Gazali; Türkçeye İslam’da Müsemaha diye çevrilen “Faysalü’t-tefrika beyne’l-İslam ve’z-zendeka” eserinde şöyle demiştir; Hz. Peygamber (sav)’in ismini duymuşlarsa da vasıf ve hususiyetlerini duymamışlardır. Daha doğrusu bunlar Hz. Peygamber’i tâ küçüklüklerinden beri “İsmi Muhammed olan -hâşâ!- yalancının biri peygamberlik iddiasında bulunmuştur.” şeklinde tanımışlardır. Tıpkı bizim çocuklarımızın Adı el-Mukaffa’ olan yalancının biri Allah’ın kendisini peygamber olarak gönderdiğini iddia etmiş ve yalancı olarak peygamberliği ile meydan okumuştur sözünü duymaları gibi. Kanaatime göre bunların durumu birinci grubda olanların durumu gibidir. (yani fetret ehli) Çünkü bunlar Hz. Peygamber (asv)’in ismini, haiz bulunduğu vasıfların zıdlarıyla birlikte duymuşlardır. Bu ise hakikati araştırmak için insanı düşünmeye ve araştırmaya sevk etmez.”[1]

Cahız; Eğer inceleme ve araştırma yapmış, fakat gerçeği yine de bulamamış ise bu takdirde bunlar günahkar değil mazurdur. Eğer araştırıp incelemenin gerektiğini bilmediği için araştırıp incelememişse bu kimse de mazurdur. Azab görecek günahkar ise yalnız inatçı olandır, çünkü Allah’u teala kimseye gücünün üzerinde bir yük yüklemez. Bunlar(Yahudi,Hristiyan ve Dehriler) gerçeği idrakten aciz kalmışlar ve Allah korkusuyla inançlarına bağlı kalmışlardır. Zira bilip öğrenme yolu bu kimselere kapanmıştır.[2]

Said Nursi; …Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (A.S.) mensub Hristiyanların mazlumları çektikleri felâketler, onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir…”[3]

Yusuf el-Karadavi; Karadavi bir  YouTube videosunda yukarda bahsi geçen Cahız naklini yaptıktan sonra ben bu görüşü destekliyorum ifadesini kullanıyor.[4]

Bizde Fetret ehli konusunda eşari geleneğin en doğru metod olduğunu kabul ettiğimizden dolayı Avrupa’da ellerinde olmayan arizi sebeplerden dolayı İslam’ı bilmeyen veya yanlış tanıyan kimselerin mazurdurlar. Nitekim herkesçe kabul edilen “Kişiye ancak gücünün yettiği ölçüde sorumluluk vardır.” İlkesi çerçevesinde gerek Hristiyan gerek diğer dinlerde olsun arızı sebeplerden veya elinde olmayan nedenlerden dolayı yanlış bilip iman etmeyenlerin de günümüz fetret ehli olduğu kanaatindeyiz. En iyisini Allah bilir.

[1] İmam Gazali, İslam’da Müsamaha Faysalü’t-Tefrika Beyne’l-İslam Ve’z-Zendeka, trc. Süleyman Uludağ, 2. Bs (Dergah Yayınları, 2016), 60-61.

[2] İmam Gazali, Mustasfa (Kayseri: Rey Yayıncılık, 1994), 2; 359.

[3] Kastamonu Lahikası s.94

[4] حكم من تبين له غير الإسلام دينا بعد إستعمال العقل والتدبر│ الشيخ يوسف القرضاوي   (https://youtu.be/YrMrsoET2Hg)

 

One thought on “Çağımızdaki Fetret Ehli

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir