Resulullah’ın teşri yetkisini ele alırken mütevatir ve ahad hadislerin ayrımı kritik bir noktadır. Çünkü Resulun fiilleri kimi yerlerde kültürel, kimi yerlerde maslahat gereği kimi durumlarda ise teşri konumundadır.
Mütevatir’den kastımız nesiller boyu gelen uygulamadır. Bu uygulama ise Resulullah’ın teşri boyutunun olduğunun en büyük kanıtıdır ki tarih boyunca Resulullah’ın teşri boyutunu ıspat etmeye çalışan alimler bu uygulamalar üzerinden temellendirmişlerdir. Örneğin İmam Şafii El-Ümm adlı eserinde “Cimau’l-İlim” bölümünde “Hadislerin tümünü reddeden taifenin görüşleri babı” (muhtemelen bu taife Haricilerdir.) kısmında bu kesime cevap verirken Nisa/103 “Çünkü namaz, müminlere belirli vakitlere bağlı olarak farz kılınmıştır.” Vb. ayeti delil getirerek “Kur’an’da öğlen, ikindi ve yatsıda dört rekatı, akşam namazında üç rekatı, sabah namazının da iki rekat olduğunu bulabilirmisin? Yada öğle ve ikindinin bütün rekatlarında sessiz okunurken, sabah, akşam ve yatsının ilk rekatlarında sesli okunmasını Kur’an’dan delil bulabilirmisin?” Diye sormuştur. (1) bu konuyu daha bir detaylı da ele almıştır. Şüphe yoktur ki bu tevatür sünnet Resulullah’ın teşri yönünü ortaya koymuştur. Ancak bu noktada bütün hadisleri bu kapsamda değerlendirip her hadisi teşri olarak değerlendirmek ciddi bir yanılgı olacaktır.
Ahad hadisler zan ifade eder, daha öncede bahsetmiştik ki bunların, kültürel, maslahat, siyaset ve eğitim durumları vardır. Bu anlamda bazı ahad hadisler evrensel olma niteliği taşır, “Zarara karşılık, zarar yoktur.” Hadisinde olduğu gibi. Bazı hadisler ise zamanın şartlarına bağlıdır. Örneğin “Kadınların tek başına yolculuk yapmamaları” gerektiğini bildiren hadisler gibi. Bunları mutlak teşri olarak almak “Zanni bir haber ile mutlak hüküm çıkarmak” demektir ki buda hukukun gelişmesine ve maslahatın gerçekleşmesine ciddi anlamda engel olacaktır. Bu ayrımı yapmayanlar kalkıp da günümüz şartlarında dahi işte Peygamber bu şekilde demiştir bundan dolayı kadın tek başına yolculuk yapamaz diyebilmektedir.
Sonuç olarak Resulüllah’ın teşri yetkisini daha çok “Mütevatir” nesiller boyu süre gelen uygulamalar da bulmak mümkündür. Ancak ahad hadisler Resulullah’ın teşri yönünü ifade etmez.
1- El-Umm-c.9 s.5