
Ridde Savaşları
Resulullah’ın vefatından son kimi arap kabileleri ya tamamen yada kısım kısım devlete isyan etmişlerdi. Bu isyan temelde iki şekilde olmuştu kimisi zekat vermeyeceğini ifade ederken kimileri de yalancı peygamberlere tabi olup isyan etmişlerdi.
Esved el-Ansî ve Müseylimetülkezzâb yalancı peygamberlik iddiasında bulunmuşlardı.
Esved el-Ansî, Yemen’deki Ans ve Mezhic kabilelerinin desteğini sağladıktan sonra Necran bölgesinde etrafına topladığı 600-700 süvariden meydana gelen kuvvetleriyle San‘a üzerine yürüdü. Kendisine karşı koyan Vali Şehr b. Bâzân’ı öldürüp önce buraya, daha sonra Yemen’in büyük kısmına hâkim oldu. Esved’i İslâmiyet’e davet etmek için Cerîr b. Abdullah el-Becelî’yi görevlendiren Resûlullah, olumsuz cevap alınca bölgedeki valilere ve ileri gelenlere mektuplar göndererek Esved’in ortadan kaldırılmasını emretti. Ebnâ’dan Fîrûz ed-Deylemî ile Esved’in taraftarlarından bazıları Resûlullah’ın emrini yerine getirmek üzere harekete geçtiler. Kocasını öldürüp kendisini zorla nikâhladığı için Esved’den nefret eden, aynı zamanda Fîrûz ed-Deylemî’nin amcasının kızı olan Âzâd’ın yardımıyla bir gece Esved’i evinde öldürdüler[1]
Müseylimetülkezzâb, daha önceden Medine gelip Resulullah ile görüşmüş daha sonra Hz.Peygamber ile mektuplaşıp Peygamber olduğunu ilan etmiştir. Yine yazdığı mektupta yeryüzünün yarısının kendisinin diğer yarısının ise Kureyşlilere ait olduğunu ifade etmiştir bunun üzerine Resulullah ona yalancı damgası vurmuştur.[2] Müseylime İkrime’nin ordusunu galip etse de Halid b. Velid onu mağlub edip ortadan kaldırmıştır.
Görüldüğü gibi Peygamberlik iddiasında bulunan bu iki kişi sadece bu iddiayla kalmamış isyan edip Müslümanların kanına girmiş yada İslam devletine savaş açmışlardır. Böylece Hz.Ebubekir Resulullah’ın başlattığı uygulamayı devam ettirerek maslahatı gerçekleştirmiştir.
Peygamberlik iddiasında bulunanlar dışında namaz kıldıkları halde zekat vermeyeceklerini ifade edip isyan eden kabilelerde vardı.
Fezâre Kabile’si stratejik olarak çok iyi bir konumda olmakla birlikte aynı zamanda Resulullah ile gerek Hendek savaşı gerekse Hayber savaşında Müslümanlara karşı saf almışlardı. Zeyd b. Hârise’nin ticaret kervanına saldırıp malları yağmalamalrı üzerine Resulullah, Hz.Ebu Bekir’in kumandasıyla seriyye düzenlemiş ve kabilenin ileri gelenleri öldürülmüş böylece ağır bir darbe almışlardı.
Fezâre kabilesinin reisi Uyeyne b. Hısn Hz. Peygamber ile anlaşarak Mekke’nin fethine ve Huneyn Gazvesi’ne katılmış, müellefe-i kulûbdan sayılarak Ci’râne’de kendisine 100 deve verilmiştir. Fezâreoğulları Tebük Gazvesi’nden sonra bir heyet halinde Medine’ye gelerek Resûl-i Ekrem’i ziyaret etmiş ve müslüman olduklarını bildirmişlerdir.[3]
Hz.Ebubekir döneminde Hârice b. Hısn el-Fezârî bu kabilenin zekat mallarına el koyması üzerine Hz.Ebubekir 100 kişilik bir süvari birliğiyle üzerlerine yürümüş ve asileri dağıtmıştır. Daha sonra Halid bin Velid zekat vermeyen ve yalancı Peygambere tabi olan çeşitli bölgelerdeki diğer kabilelerle savaşmıştır.[4]
Hz.Ebubekir devletin siyasetini çok iyi yönetmiş bunları yaparken maslahatı gözetmiştir. Hz.Ebubekir asilerle savaşmasaydı İslam devleti zayıf düşüp teslim olur. İslam dünyaya yayılmadan sadece arap yarımadasında yayılırdı. Belki de zamanla sadece tarih sayfalarında kalırdı.
Hz.Ebubekir ile Hz.Ömer zekat vermeyenlerle savaşılıp savaşılmayacağı konusunda ihtilaf etselerde sonuç olarak bu savaşlar siyasal olarak değerlendirildiği için[5]savaşılmıştır. Yine Hz.Ebubekir insiyatif kullanarak içtihad etmiştir.
Müellefe-i Kulub Meselesi
Hz.Ebubekir döneminde gerçekleşen önemli olaylardan biri de Müellefe-i Kulub meselesidir. Allah zekat verilmesi gereken kimseleri “Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”[6] Bu ayet ile sınıflandırmıştır. Bunlardan bir kısmı da kalpleri İslam’a ısındırılacak kimselerdir. Ancak Hz.Ömer, Hz.Peygamber döneminde bu grubdan sayılan Uyeyne b. Hısn el-Fezai ve Habis et-Teymi’nin pay istemelerine karşılık kabul etmemiş ve “Allah İslam’ı güçlendirmiş artık size ihtiyaç kalmamıştır.” Demiştir.[7] Hz.Ebubekir ise bu kararı onaylayıp bu kimseleri Müellerfe-i Kulub’dan saymamıştır. Bu uygulama da her ne kadar kimi kesim burada Hz.Ömer Müellefe-i Kulub’un payının iptal ettiğini ifade etse de bu konuda Muhammed Gazali’nin şu ifadesi meseleye ışık tutacaktır; “Hz.Ömer’in bu uygulamasını nassı devre dışı bırakmak olarak yorumlamak büyük bir hatadır. Bunun sebebi, ilgili nassın ömrünü doldurması (ve durdurması) değil bu kimseleri kapsamamasıdır. Üniversitelerden birindeki mali kredinin “başarılı öğrencilere” tahsis edildiğini düşünün, daha dün bu mükafatı alanlardan bazısı yarışlardan geri kalsa ve kredisi kesilse, bunlara artık kredi vermemek kredi işleminin iptal edilmesi anlamına gelir mi? Aksine kredi devam etmektedir, şartlarını taşıyanlara verilmeye devam eder.”[8]
Özellikle vurgusunu yaptığımız konu nassın devre dışı bırakılıp bırakılmamasından ziyade, Hz.Ömer ve Hz.Ebubekir’in maslahatı düşünüp mezkur karara varmış olmalarıdır. Daha önce Resulullah tarafından belirlenen Uyeyne b. Hısn el-Fezai ve Habis et-Teymi, yapılan ictihadla artık Müellefe-i Kulub’dan sayılmamışlardır. Dolaysıyla İslam’i anlamda yenilenme(tecdid) hem dış siyasette hemde iç siyasette toplumun maslahatına göre gerçekleşiyordu.
[1] TDV/RİDDE-Mustafa Fayda
[2] İbn Hişam es-Sîre, III-IV, 600-601
[3] TDV
[4] Detayli bilgi için bak.;TDV-RİDDE
[5] İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 429
[6] Tevbe/60
[7] et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk, III, 275; IX, 194; lbn Asâkir, Târıhu Dimaşk, IX, 194.
[8] el-Karadavi, Şeriatın Amaçlarını Anlamak, 127
One thought on “Hz.Ebubekir Dönemi Tecdid Uygulamaları (2)”