Hz.Ömer’in Uygulamaları Tarihselciliğe Delilmidir?

Tarihselcilik düşüncesi temellendirilirken sunulan delillerden biride Hz.Ömer’in Müellefe’i Kulub, hırsızın cezası ve ganimetler meselelerinde, nassı devre dışı bırakıp maslahatı! uyguladığını ve hatta sahabenin bu konuda icma ettiği iddia ediliyor. Halbuki meseleleri dikkatlice incelediğimizde Tarihselliğe buradan ekmek çıkmayacağı anlaşılmış olur, şöyle ki;

Müellefe’i Kulub; Allah zekat verilmesi gereken kimseleri “Sadakalar (zekât gelirleri) ancak şunlar içindir: Yoksullar, düşkünler, sadakaların toplanmasında görevli olanlar, kalpleri kazanılacak olanlar, âzat edilecek köleler, borçlular, Allah yolunda (çalışanlar) ve yolda kalmışlar. İşte Allah’ın kesin buyruğu budur. Allah bilmekte ve hikmetle yönetmektedir.”[1] Bu ayet ile sınıflandırmıştır. Bunlardan bir kısmı da kalpleri İslam’a ısındırılacak kimselerdir. Ancak Hz.Ömer, Hz.Peygamber döneminde bu grubdan sayılan Uyeyne b. Hısn el-Fezai ve Habis et-Teymi’nin pay istemelerine karşılık kabul etmemiş ve “Allah İslam’ı güçlendirmiş artık size ihtiyaç kalmamıştır.” Demiştir.[2] Yaşanan bu olaya isnaden tarihselciler, Hz. Ömer maslahat gereği Allah’ın hükmünü askıya aldığı uygulamadığı iddia etmiştir. Ancak Hz.Ömer ayetin hükmünü askıya almamıştır.Hatta müellefei kulub sistemini de kaldırmamış sadece ismi geçen şahısların artık bu gruptan olmadığını tespit etmiştir. Yani burada söz konusu işlem hükme değil şahıslara uygulanmıştır.Nitekim bahsi geçen isimlerin ömür boyu bu gruptan sayılacağını belirtilen bir Nass’da bulunmamaktadır. Dolaysıyla Hz.Ömer’in yaptığı bu işlemin nassa değilde şahışlara olduğu onun “Allah İslam’ı güçlendirmiş artık size ihtiyaç kalmamıştır.” Sözünden de bu  anlaşılmaktadır.

Bu konuda Yusuf el-Kardavi; “Sebep ne olursa olsun Hz.Ömer’in görüşüne göre bu kimseler zekat veya diğer gelirlerden pay almayı hak edecek kimseler olarak görülmemiştir. Bunlara pay verilmemesi Hz.Ömer’in bu sınıfı iptal ettiği anlamına gelmez. Hz.Ömer’in de böyle bir iddiası olmamıştır.”[3] Diyerek konuya ışık tutmuştur.

Muhammed Gazali ise “Hz.Ömer’in bu uygulamasını nassı devre dışı bırakmak olarak yorumlamak büyük bir hatadır. Bunun sebebi, ilgili nassın ömrünü doldurması (ve durdurması) değil bu kimseleri kapsamamasıdır. Üniversitelerden birindeki mali kredinin “başarılı öğrencilere” tahsis edildiğini düşünün, daha dün bu mükafatı alanlardan bazısı yarışlardan geri kalsa ve kredisi kesilse, bunlara artık kredi vermemek kredi işleminin iptal edilmesi anlamına gelir mi? Aksine kredi devam etmektedir, şartlarını taşıyanlara verilmeye devam eder.”[4] Demiştir.

Hırsızın Cezası; Hz.Ömer açlık ve kıtlık zamanında hırsızlık yapanın elini kesmemiştir.[5] Bu uygulama üzerine kimileri Hz.Ömer’in bu uygulamasını Hz.Ömer’in nassı askıya aldığını dolaysıyla el kesme işleminin sabitelerden değilde değişkenlerden olabileceğini dolaysıyla günümüzde hırsızın elinin kesilmesinin çağımıza uygun olmadığını bundan dolayı maslahat gereği iptal edilebileceğini ifade etmişlerdir.

Hz.Ömer’in bu uygulamasını da yine nassa olan bir müdahale değil, hırsızlık suçunun şüphe üzerine olmasından ve zaruretten dolayı hırsızlığın cezayı gerektirecek hırsızlıktan sayılmamasından dolayıdır. İslam hukukuna göre de şüphe üzerine had cezalarının uygulanmayacağı yaygın görüştür. Nitekim bir hadiste; “Elinizden geldikçe hadd cezaları Müslümanlardan def edin. Bir özrü varsa, hemen salıverin, zirâ imamın yanlışlıkla affetmesi, yanlışlıkla cezâ vermesinden daha hayırlıdır.”[6]  Dolaysıyla kıtlık zamanında birinin hırsızlık yapması onun ihtiyacından dolayı oluşmuş bir olay ihtimali taşımaktadır. Bu şahıs hadd uygulanan hırsız hükmünde olması şüpheli hale gelmiştir. Nitekim hırısızın çalacağı malın nisaba ulaşması, hırz yani saklanan yerden çalınmış olmasıdır.[7] Bu şartlar çerçevesinde düşününce kıtlık zamanında hırsızlığın had uygulanacak bir eylem olmadığı anlaşılmaktadır.

Kardavi bu konu hakkında ise “…Hz.Ömer bu fıkhını derinleştirmekte ve emrin genel ifadesinden anlaşılan zaruret mıntıkasının, kıtlık yılında zan oluşturduğunu bunun fiili zaruret yerine konulduğunu açıklamaktadır. Bundan dolayı da kıtlık yılında, ihtiyaç ve zaruret içinde olup olmadığını anlamak için  belirli bir hırsızın durumunu araştırmak gerekmez.” demiştir.

Yeri gelmişken Hanefi Mezhebi’n de olan savaş zamanında hadd cezalarının uygulunmaması meselesi de bu nitelikte anlaşılmaktadır. Bundan da öte zaruret hali olduğu da bilinmektedir. Her ne kadar bazı düşmandan taraf olma gibi bazı stratejik yönler düşünülse de savaş zamanı ölümlerin olduğu zamandır ki ölüm gerekçesi en büyük zaruret gerekçesidir. Bilindiği üzere Allah’ı inkar bile bu durumda mazur görülmüştür.

Ganimetlerin Paylaştırılmaması meselesi; Hz.Ömer fetihten sonra bazı sahabeler gelip sevad arazisini (ırak-suriye toprakları) ganimet olarak taksim etmesini istemişlerdi ancak Hz.Ömer bunu kabul etmemişti. İtiraz edenler “Allah’ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü’ne verdiği fey, Allah’a, Resûl’e, (ve Resûl’e) yakın akrabalığı olanlara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikabı) pek şiddetli olandır.” “(Bundan başka bu mallar,) Hicret eden fakirleredir ki, onlar, Allah’tan bir fazl (lütuf ve ihsan) arayıp, Allah’a ve O’nun Resûlü’ne yardım ederlerken yurtlarından ve mallarından sürülüp-çıkarılmışlardır. İşte bunlar, sadık olanlar bunlardır.” [8]  ayetlerini delil getirerek itiraz da bulunmuştu ancak Hz.Ömer bazı gerekçeler göstererek kabul etmemiş çevresinde olan bazı sahabeler de Hz.Ömer’in gerekçelerini doğrulayıp ona destek vermişlerdi.[9] Bundan yola çıkarak kimi kesim Hz.Ömer’in bu uygulamasının nassı rafa kaldırdığını yada değiştirdiğini ifade etmişler.

Ancak olayı detaylı bir şekilde ele aldığımızda Hz.Ömer nassı iptal etmemiş ve makasidi bir yaklaşımla ayetin ana mesajını belirtmiştir nitekim Hz.Ömer bahsi geçen ganimet ayetindeki “Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp-dolaşan bir devlet olmasın…”  cümlesini (Haşr/10) “Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.” ayeti ile birlikte değerlendirip sonuç olarak arazileri yerli halka bırakır ve haraç vergisi alır.

Bu ayetlerin muhtevasına bakınca da Hz.Ömer’in ayetin maksadını çok iyi anladığını görmekteyiz. Nitekim Haşr/7 de malın bir kesimin elinde dönüp dolaşmaması gereği vurgusu yapılırken Haşr/9 da isar dediğimiz zor durumda bile kardeşini kendi nefsine tercih etme vurgusu, Haşr/10 kalplerimiz de iman edenlere karşı kin tutturma vurgusu yapılarak aslında bu erdemli ilkelerin vurgusu olduğu ortaya çıkmıştır. Nitekim Hz.Muaz’da Hz.Ömer’e “Eğer ganimetleri onlara verirsen büyük bir pay bu grubun eline geçecektir. Sonra onlar vefat edecek ve bu paylar bir erkek veya kadının eline geçecek….öyle bir görüş benimse ki öncekileri ve sonrakileri kapsasın” diye uyarıda bulunmuştur. Sonuç olarak Hz.Ömer’in herhangi bir nassı iptal etmediği bu ayetleri maksadına göre anlayıp bu maksad çerçevesinde çözüm getirmiştir. Bu yönüyle düşünüldüğü zaman ayette olan kesin bir nassı değiştirme değil yine aynı ayetler üzerinden farklı bir şekilde tefsir etmiş olduğu anlaşılmış olur.

Sonuç olarak Hz.Ömer’in bu uygulamalarından tarihsellik iddiası çıkarmak doğru bir yaklaşım olmayıp, bu fikri de destekleyen delil konumunda değildir.

[1] Tevbe/60

[2] et-Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk, III, 275; IX, 194; lbn Asâkir, Târıhu Dimaşk, IX, 194.

[3] YUSUF el-Karadavi, Şeriatın Amaçlarını Anlamak, 1. Bs (İstanbul: Nida Yayıncılık, 2019), 124.

[4] el-Karadavi, Şeriatın Amaçlarını Anlamak, 127

[5] İbn Kayyim el- Cevziyye, İ‘lâmü’l –

Muvakki‘în an Rabbi’l-Âlemîn, III, thk., Muhammed Muhyiddîn Abdülhamîd,

Matbaatü’s-Sa‘âde, Mısır, 1955, s. 10-12

[6] Tirmizî, Hudud 2.

[7] İbn Rüşd Bidayetül Müctehid c.4 s.323

[8] Haşr/7-8

[9] Ebu Yusuf, el-Haraç s.24,27

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir