سلم (se-le-me) den türeyen selam arapça da bir işten kurtulmak, ayıp, hastalık, kusur, noksanlık,acizlik vb. şeylerden beri olmak anlamında kullanılmıştır. Allah’ın ismi olarak kullanıldığında ise insanların bir özelliği olan acizlik, eksiklik, hastalık, ölüm vb. şeylerden beri olan, yarattıklarını afet ve belalardan kurtaran, onlara selamet veren, zulmetmeyen, kendisinden selamet umulan, güven arayanları güvene erdiren demektir.(1)
Allah Kur’an’da es-Selam’ı kendisi için şöyle buyurmuştur; “O Selamdır, Mümindir, Muheymindir.(Haşr/23)
Allah’ın bütün esma ve sıfatında biz Allah’ın es-Selam ismini görebiliriz. İbn Kayyım şöyle demiştir; “Allah Hay’dır(diri) ölümden ve uykudan arınmıştır. Allah, Kadir’dir, yorgunluktan ve bitkinlikten beridir. Allah Alim’dir ki zerre kadar ilim ondan uzaklaşıp kaybolmaz. Geri kalan bütün sıfatlarda aynen böyledir…”(2)
Allah’ın Dünyada es-Selam İsminin Tecellisi
Allah’ın yarattığı herşeyin tamamlayıcısı olduğundan dolayı Allah’ın yarattığı her bir varlıkta Allah’ın es-Selam ismi mevcuttur. Örneğin Allah’u Teala güneşin sıcağına karşılık gölgeliği yaratmıştır. Açlığa karşılık tokluğu, hüzne karşı sevinci. Yarattıklarının her birinde kemaliyet olduğu için yaratılan her bir şeyde Allah kullarına karşı ne kadar güven veren, esenlik sahibi olduğunun bir ıspatıdır.
Hz.İbrahim’in şu sözleri bize Allah’ın es-Selam ismini hatırlatır; “Beni yaratan ve doğru yola ileten O’dur.”(Şuara/78)
Biz bir hiçken var olduk, bilinmezken bilinir olduk. Biz delaletteyken doğru yolu bulduk. İşte bunların hepsini sağlayan Allah ne kadar da Selamet sahibidir.
“Beni yediren içiren O’dur.”(Şuara/79)
Hayatta kalmamızın yegane sebebi nitekim yiyip içme kabiliyetimiz ve buna bağlı olarak sindirim sistemimizdir. Bunları bize bahşeden Allah ne kadar da Selamet sahibidir. Bu kabiliyet varsa bile bize temiz nimetler bahşeden bundan faydalanmamıza fırsat veren Allah ne kadar da Selamet sahibidir.
“Hastalandığım zaman bana şifa veren O’dur”(Şuara/80) Hastalığa karşılık olarak şifayı yaratan Allah ne kadar da Selamet sahibidir.
“Benim canımı alacak sonra beni diriltecek O’dur.”(Şuara/81) Hayata karşılık ölümü yaratan ne kadar da Selamet sahibidir. Nitekim ölümde bir nimettir. Mantıksal olarak yeryüzünde ölüm olmasaydı yeryüzünde kaynak kalmayacak yaşanmaz bir hal alacaktı. Yaşam nasıl bir nimetse ölümde öyle nimettir. Ne mutlu ölümü, ölümü yaratanın rızası dahilinde olana…
İşte tüm bunlar tefekkür edilince anlamış oluyoruz ki kullara bahşedilen her şey de selamet vardır. İmam Gazali Allah’ın yarattıkları arasında şerri murad etmediğini söyler.(3) Nitekim şer olarak görünen şeylerde aslında hayırda vardır. Örneğin Allah silahı yaratmıştır. Bunda cihad ve savunma gibi hayır mevcut olduğu gibi haksız yere adam öldürme, zulmetme gibi şerr(kötülük) de mevcuttur. Ancak Allah yarattıklarında şerri Murat etmemiştir.
Kalbin Selamete Ermesi
“Selam” görünen ve görünmeyen hastalıklardan beri olmaktır.(4) En büyük hastalık ise kalbi hastalıktır. Kalp kendisinde oluşabilecek kin, kıskançlık, haset vb. hastalıklardan beri olduğu oranda selamete yani huzura, güvene kavuşacaktır.
Resulallah’dan rivayet edildiğine göre şöyle buyurmuştur; “Şunu iyi bilin ki İnsan vücudun da bir et parçası vardır. Eğer bu et parçası iyi olursa bütün vücut iyi olur. Eğer bu et parçası bozulursa bütün vücut bozulur. Dikkat edin o kalptir.” (5)
Bu hadis maddi anlamda doğru olduğu gibi manevi anlamda da doğrudur. Manevi olarak kalbin bozulması amellere, ameller ise hayata yansır. Yani insanoğlunda kin varsa bu onu zulme götürür. Bir kimse de kıskançlık varsa bu o kimseyi düşmanlığa götürür. Bir kimsede Riya varsa bu o kimseyi yapmacık yapacaktır. Yani kalbin bir yönden bozulması bütün bedenin hatta sosyal hayatın bozulması anlamına gelir. Kalbi hastalıklı bir kimse kendisini bozmakla kalmayacak çevresindekileri de bozacak bir virüs gibi içten içe yok edecektir.
İşte kalbin tüm bunlardan arınması yani Selamete ermesiyle O kimse Allah’ın es-Selam ismine mazhar olmuş olacaktır. Kalbini selamete erdiren bedenini duygularını selamete erdirir. Duygularını selamete erdiren amellerini selamete erdirir. Zulüm ve isyandan uzak durur, riya ve gösterişe aldanmaz. Böylece selim olan kalp kişiyi hakkıyla Allah’a kul edecektir. “De ki gönlünüzdekileri saklasanız da, açıklasanız da Allah hepsini bilir.” (Al-i İmran/29)
Müminler için Selamet Yurdu Ahiret
Allah’u Teala Ahireti şöyle nitelemiştir. “Allah sizi Selam Yurduna çağırır.” (Yunus/25) daha önceden er-Rahim isminde Allah’ın ahirette sadece mümin kullarına merhamet edeceğini ifade etmiştik. Bundan dolayıdır ki Ahiret yani cennet müminlere güven yurdu, emniyet yurdu, mutluluk yurdu olacaktır. Müminler orada sürekli selam ile muhatap olacaklar. Konuşurken, nimetlerden faydalanırken. Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur; “Orada boş bir söz ve günaha sokan bir laf işitmezler söylenen yalnızca “Selam-Selam”dır. (Vakıa/25-26) orada selamet yurdunu yani cenneti kazananlara şöyle denir. “Ey sağdaki sana Selam olsun”(Vakıa/91) yani sen kitabı sağdan verildin artık güvendesin emniyettesin, nimetler ve cennet senindir.
O müminler “Kendisine kavuştukları gün Allah’ın onlara iltifatı “Selam”dır. Allah onlara çok değerli mükafat hazırlamıştır.”(Ahzab/44) İşte selam yegane güven kaynağıdır. Artık teslimiyet günüdür. Yarabbi ben senin kulunum sana geldim senin rahmetine sığındım dediğimiz gündür.
Cennette “Onlara Merhametli Rabb’in söylediği Selam vardır.”(Yasin/58) Bu ayet nimetler içerisinde olan kullara Allah’ın hoşnutluğunu ifade eder. Zaten herşey den daha önemli olan O’nun hoşnutluğu değilmidir?
İslam, Müslüman ve es-Selam
Allah’ın ismi olan “es-Selam”, dinimizin adı olan “İslam”, Allah’ın bizi isimlendirdiği “Müslüman” bütün bu kelimelerin hepsi سلم (se-le-me) fiilinden türemiştir. Allah es-Selam’dır “Yegane güven veren ve hertürlü olumsuzluklardan münezzeh olandır.” Müslüman “es-Selam’a” teslim olandır. O’nun rızası dahilinde hareket eden O’nun istediği gibi bir kul olandır. İslam ise insanları selamete kula kulluktan Allah’a kulluğa, Paraya mala ve mülke köle olmaktan, Allah’a köle olmaya, heva ve hevesininin oyuncağı olmaktan heva ve hevesini kendi kontrolüne alan, aşağılık bir varlık olmaktan (esfalü safilin) şerefli bir varlık olmaya götüren yegane dindir. Zaten “Allah katında tek din İSLAM’dır.”(Ali İmran/19)
Allah bizleri es-Selam ismine mazhar, Müslüman ismine layık, İslam Dinin de sabit kılsın.
Kaynakça
1- Dr.İsmail Karagöz Esmaül Hüsna
2- İbn Kayyım Esmaül Hüsna s.54
3- Gazali/Esmaül Hüsna s.74
4- İsfahani/Müfredat (se-le-me)
5- Buhari.İman-39/ Müslim.Müsakat-107-108
6- Bak. Er-Rahman ve Er-Rahim