Kırılanları Onaran “el-CEBBAR”

جبر kökünden türeyen الجبار düzeltmek için bir şeyi zorlama anlamına gelir.(1) Yine جِبارَة kırığı düzeltmek için kullanılan çubuğa denir.(2)

Bu ismi Allah’u teala için kullandığımız zaman bu O’nun yüceliğine(Uluvvuna) delalet eder.

İbn Abbas şöyle demektedir; “Cebbar, ulu ve yüce demektir, Ceberetullah onun ululuğunu ve yüceliğini ifade eder.”(3) Nitekim günahlar kulun ayıbıdır, kırığıdır, Allah günahkar kulun günahını bağışlar. Bilmiyorlar mı ki, kullarının tövbesini kabul eden Allah’tır… (Tevbe/104) Kul bir ihtiyacı olunca Allah’dan ister Allah’da onun ihtiyacını karşılar, Ve ümit edeceğini yalnız Rabbinden iste. (İnşirah/8) Yine aynı şekilde zorlukla birlikte kolaylığı vareden de Allah’dır. Kulları zorlukla imtihan eder, daha sonra onlara kolaylık sağlar nitekim biliyoruz ki Evet, doğrusu her güçlüğün yanında bir kolaylık var. (İnşirah/6) Allah bazen kullarını çeşitli yollarla imtihan eder, kimisini malıyla, kimisini canıyla, kimisini ise evladıyla ve ondan sabır ister ve sabrının karşılığını verir. Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele. (Bakara/155)

İnsanoğlu istese de istemese de Allah’ın yasalarına uyma zorunluluğu vardır. Allah’u Teala şu evreni yaratırken belli başlı yasalar dahilinde yaratmıştır. Örneğin tohumu atmadan, bakımını yapmadan ve zahmet edip hasadını yapmadan biz ürünü elde edemeyiz. Allah yarattığı bu mükemmel nizamda, aşamayı, sırayı dikkate almış ve ona göre varetmiştir. Allah bir haftayı yedi gün olacak şekilde yaratmış, Pazartesiden çarşambaya geçmek isteyen bir kimse bunu asla başaramayacaktır. Mahlukatı farklı cins, rengarenk ve çeşit çeşit yaratmıştır. Yaratılan varlık hangi cinsten, hangi renkten olduğuna kendisi karar verememektedir. Yani zorunlu olarak Allah’u Tealanın yasasına uymak zorundadır.

İnsan vücudunda 206 tane kemik 360 tanede eklem bulunmaktadır. Yine 40 bin Km. uzunluğunda damar vardır. Kalbimiz bir günde ortalama sekiz ton kan pompalarken, yediğimiz içtiklerimizin sindiriminden belki de haberimiz bile yoktur. İşte tüm bunların gerçekleşmesinde bizim bir etkimiz ve kuvvetimiz bulunmamaktadır. Zorunlu olarak tabi olmak durumundayız işte daha sayamayacağımız, gerek insan vücudunda gerekse atmosferde gerçekleşen bunca yasaya Allah’ın el-Cebbar isminin gereği uymak zorundayız. Bizim bu acizliğimiz Allah’u Telanın ne kadarda yüce olduğunu gösterir.

İbn Kayyım, bu ismin Allah’ın en güzel isimleri arasında yer aldığını ifade eder çünkü bu isim hükümranlığın, gücün, izzet ve üstünlüğün kemalidir.(4)

Kur’an’da Cebbar ismi zorbalık anlamında kullanılmış ve zorbalık men edilmiştir. Gerek bu uyarı Resulullah’a yapılmış gerek diğer kimselere. Allah Resulullah için Sen, onlara karşı bir zorba değilsin. (Kaf/45) buyurmuştur.

Peygamberler, zorba yöneticilerle mücadele etmişlerdir. Allah’ın yardımı ve inayetiyle de hüsrana uğratmışlardır. Peygamberler, Allah’tan yardım istediler ve her inatçı zorba hüsrana uğradı. (İbrahim/15) Allah’ın yoluna sımsıkı sarılanlar, zorba olanlara galip gelecektir. Çünkü İslam zorbalığı kabul etmez ve onlarla mücadele halindedir.

Kıyamet günü dünya hayatında zorbalık yapıp üstünlük taslayanlar asıl Cebbar’ın kim olduğunu hatırlayacaktır. Resulullah; “Allah’ın kadrini gereği gibi bilemediler. Yeryüzü kıyamet gününde bütünüyle O’nun elindedir. Gökler de O’nun kudretiyle dürülmüştür. O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.” (Zümer/67) ayetinin tefsirini yaparken şöyle demiştir
“Allah Azze ve Celle kıyamet günü gökleri dürer. Sonra sağ eliyle onları tutar ve:
−Melik benim! Cebbarlar (zorbalar) nerede? Mütekebbirler (büyüklenenler) nerede? buyurur. Sonra yerleri sol eliyle katlar ve:
−Melik benim! Cebbarlar nerede? Mütekebbirler nerede? buyurur.”(5)

Allah’ın izzeti ve celali karşısında insana kibirlenmek, zorbalık yapmak düşmez, çünkü Allah herşeye kadirdir. Bütün hükümranların hükümranıdır. O emreder, kendisine emir verilmez, o dilediğine fayda sağlar ama kimse ona fayda sağlayamaz, o dilediğini yüceltir, dilediğini alçaltır ama aciz beşer ona hiçbir şey yapamaz. Kullar onun emrine uymak, onun hükümlerini tatbik etmekle sorumludur o ise hiçbir şeyden sorumlu değildir.

İslam’a davette en önemli Metod yumuşak huyluluktur. Zorbalık ve yargıçlık yapmadan davet etmektir. Çünkü Resulullah zorbalık yapmadan kalpleri fethederek davetini yapmıştı. Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. (Ali İmran/159) Bugün insanları günahlarından, hatalarından dolayı küçümseyerek yargılayanlar. Kibirli olan kimselerdir. Çünkü kendi amelini üstün görmekte insanları hor ve hakir görmektedir. Allah bilir bu şekilde yaparak kendi amellerini boşa çıkarmaktadırlar.

İslam’a davette, Kur’an’ın bize öğrettiği metod hikmet, güzel öğüt ve güzel bir mücadele (yada tartışma) bu üç yöntemin hiçbirinde zorbalık yoktur. Hikmet kime nasıl davranman gerektiğini bildirirken güzel öğüt konuşmanda kırıcı, küçük düşürücü ifadelerin olmamasını, güzel bir mücadele ise kaba, saba olmadan sert bir şekilde değil de yumuşak bir şekilde mücadele etmeyi ifade eder.

Sonuç olarak, bilmeliyiz ki Allah tek yüce olandır, el-Cebbar ismi onun hikmetine, sanatına ve rahmetine işaret eder. Allah el-Cebbar ismiyle zulmü kastetmemiş insanlara da cebbar(zorba) olmayı yasaklamıştır. Allah bizleri O’nun el-Cebbar ismini hatırlayıp haddini bilen kullarından eylesin.

Kaynakça;
1- İsfahani-218
2- İsfahani-220
3- Esmaül Hüsna/Polen Yayınları s.76
4- Şifau’l-alil s.230
5- Müslim 2788/24

2 thoughts on “Kırılanları Onaran “el-CEBBAR”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir