Önceki yazımızda gayrimüslim bir ülkede yaşayan ancak kendisine bir şekilde ilmin ulaşması (hüccetin ikamesi) engellenmiş bir kimsenin ahiretti durumu hakkında ulemanın görüşlerini ve kanaatimizi aktarmıştık. Peki internetin bu kadar yaygın olduğu, bir çok hocanın onlarca belki de yüzlerce videosuna ulaşıldığı günümüzde veya her yerde ezan sesini işittiğimiz, kolay bir şekilde herhangi bir hocaya ulaştığımız toplumumuzda cehalet mazeret olarak kabul edilir mi?
Geleneksel islam düşüncesinde özellikle fetret ehlinin ahirette direk cehenneme girmeyeceğini ortaya koyulurken temel illetleri ele almamız gerekiyor. Bize göre bu temel illetlerin en önemli olanı “Kişinin gücünün yettiği oranda sorumlu tutulması”dır.
Örneğin Şeyhulislam İbn Teymiyye çölde yaşamış İslam’a yeni girmiş birinin cehalette mazeret olduğunu ifade ederken, aslında bu kimsenin takatinin üzerinde bir durum söz konusu olduğundan dolayı bu kimsenin mazur olduğunu ifade etmiştir. Yada Eşari okulu Peygamber gönderilmemiş bir toplumun azabdan mazur olacağını ifade ederlerken bunun ana gerekçesi “…Biz peygamber göndermedikçe kimseye azabetmeyiz.”(İsra/15) ayetini delil alarak o toplumun takatinin üzerinde bir durum olduğundan dolayı böyle bir sonuca varılmıştır.
Yani özetle şuana kadar anlaşıldığı üzere bir toplumu yada şahsı fetret ehli kategorine almamız için gücünün üzerinde (TEKLİF-İ MÂ LÂ YUTAK) olması gerekir. Kişinin bir şeye güç yetirip, yetirememesi ise toplumdan topluma, zamandan zamana ve şartlara göre değişim gösterir. Bu açıdan Teklif-i Mâ lâ Yutak şeriatte sabite iken bunun şartları, zamanı veya mekanı yani gerekçeleri değişkenler kategorisindedir. Şeriatte değişken olanlar ise maslahat neyi gerektiriyorsa ona göre belirlenir.
Buraya kadar temel iddiamızı usuli açıdan temellendirdikten sonra, toplumumuz açısından bu zorluğu ortaya koyacağız. Özellikle bugün tekfir ehlinin tekfirlerine bahane olarak öne sürdükleri iddialardan bir tanesi de herkesin elinin altında internet var bugün dileyen dilediği bilgiye ulaşıyor… Bundan dolayı bu toplumda cehalet mazeret olmaz.
Küreselleşen bir dünyada, her türlü bilgiye ulaşmanın kolay olduğu çağımızda, doğru bilgiye ulaşmak oldukça zordur. Geçmiş dönemlerde bilgi bir kaç kişideydi yada kitaplardaydı kişilere veya kitaplara ulaşmaya ise herkesin imkan ve kudreti yoktu. Bundan dolayı bir kesim öğrenir diğer bir kesim ise ona tabi olurdu. Ancak günümüzde sosyal medyada, video sitelerinde veya web sitelerinde haddinden fazla bilgi var ama bu bilgiler birbiriyle çelişkili.
Örneğin, Selefi düşünceyi öğrenmek isteyen bir kimse bunu internetten öğrenmeye çalışırsa bu düşüncenin lehinde veya aleyhinde bir çok iddia ile karşılaşacaktır. Yine bu düşüncenin içerisindeki ihtilafları görecek ve doğru bir tanıma ulaşması oldukça zorlaşacaktır. Yine bir ayet veya bir hadisi araştırmak isterse, bu hadis hakkında birçok ihtilaf görecektir, kimileri onun için uydurmadır derken, kimileri zayıf, kimileri sahih dediğini yine Kur’an’dan bir ayeti ortaya koyulurken kimileri ayeti tevil ederek sunmuşken kimileri zahiri anlamıyla kimileri ise o ayetin tarihsel olduğunu ortaya koymuş olduğunu farkedecektir. Bu iddiaları ortaya koyan herkes de Kur’an ve Sünnet’den delillerle argümanlarını ortaya koyacak dolaysıyla araştırmayı yapan kimsenin birde her düşünce okulunun usulünü yani argümanları ortaya koyarken nasıl bir metod ortaya koyduğunu okuyup anlaması gerekecektir.
Şimdi böyle bilgi karmaşasının olduğu bir durumda hata yapan bir kimsenin tekfiri nasıl söz konusu olabilir? Sonuçta benimsediği herhangi bir düşünce kendince delil ve argüman ortaya koymuştur. Bu durumda hatalı bile olursa yanlış düşünceye sahip olan kimse en azından tevilden dolayı mazur olması gerekmiyor mu?
Nitekim Hz.Ömer döneminde Kudame b. Mazun ve bir grup sahabe (Kudame’nin bedir ehli olduğunu unutmayalım) içkiyi helal sayarak içmişlerdir.(1) Bu düşünceyi ise başka bir ayetle tevil etmiş yanlış bir amel içine girmişlerdir. İslam tarihinde Kudame ve beraberindekileri tekfir eden kimse olmamıştır, çünkü bu kimselere içkinin haramlığı meselesi kapalı olmuş ve yanlış tevil yapıldığı ifade edilmiştir.
Günümüzde bilgi kirliliğinin olduğu toplumumuzda, velev ki yanlış tevilinden dolayı yada ilme ulaşmasının güç olmasından dolayı bir kimsenin tekfir edilmesi ilmi ve usuli açıdan mümkün değildir. Böylelikle tekfir ehlinin “araştırsınlar internet ellerinin altında her türlü bilgiye günümüzde ulaşılıyor…” söyleminin aslında sanıldığı kadar kolay olmadığı ve bu iddianın ne kadar havadan ve çok da temeli olmayan bir iddia olduğu bizce anlaşılmış oldu.
1-el-Câmiu li-Ahkâmil’l-Kur’an, 6/398-402.