İslam Hukuk Felsefesi “ Makasıdü’ş Şeria” (1)

 İslam hukuku tarih boyunca her topluma hitap etmiş, toplumun  hukuki olarak bütün ihtiyaçlarını karşılamıştır.İslam hukukunun bu evrenselliğini ortaya koyan en temel etkenlerden biriside Makasıdu’ş Şeria’dır. Kültürün değişimi teknolojinin gelişmesi ve çağın getirdiği yeniliklerle İslam Hukukunun yenilenmesi kaçınılmazdır. Bu anlamda mezheplerin kendi dönem ve şartlarına göre vermiş oldukları hükme çakılıp kalmak İslam hukukunu yeniliğe kapatmak olduğu gibi Sahabenin,Tabii’nin ve mezhep imamlarının anlayışından sapmak ve İslam’ın aslında haram kıldığı taassuba yol açmaktadır. Bu noktada İslam Hukuku’nun gelişimi/yenilenmesi(tecdidi) açısından Makasıd’ın önemi ortaya çıkıyor.Bu yazıda Türkçeye çevrilmiş olan Dr. Casir Avde’nin kaleme aldığı “İslam Hukuk Felesefi Makasıdü’ş Şeria” kitabının değerlendirilmesi yapılacaktır. Kitap şu üç ana başlık altında değerlendirilecek ve ayrı ayrı makalelerde sunulacaktır.

1-“Makasıda Genel Bir Bakış”,

2-“İslam Hukuku, İmamlar ve Mezhepler: Tarihi bir inceleme”

3- “İslam Hukuku Teorileri ve Makasıdi  Yaklaşım”

Not;  Kitabın kendisinde kaynaklar mevcut olduğundan dolayı, yazıda kaynak verilmeyecektir

Makasıda Genel Bir Bakış

 

Zekat vermek neden İslam’ın esaslarından birisidir? Ramazan ayında oruç tutmanın maddi ve manevi yararları nedir? Alkol kullanmak İslam’da neden büyük günahlardan sayılmış? Bugün ki insan hakları fikriyle İslam hukuku arasındaki bağ nedir? İslam hukuku “gelişme” ve “medeniyet”e nasıl katkıda bulunabilir?



Makasıdü’ş Şeria, İslam hukuku ile ilgili yukarıda ve benzeri sorulara cevaplar verir. Makasıd  hükümlerin ardındaki hikmet, örneğin zekatın, “sosyal refahın güçlendirmesi” hikmetini açıklaması ile beraber kanunların belli araçların önünü kapayarak yada açarak ulaşmaya çalıştığı iyi güzel hedeflerdir. Örneğin, alkolün üzerindeki kesin İslami yasak “akıl ve ruh sağlığının korunması” maksadı ile açıklanır. Bu bölümde  Makasıd’ü ş-Şeria’nın ne olduğunu ve İslam hukukunun çağdaşlaştırılmasında nasıl bir rol alabileceğini izah etmektedir. Makasıd’ın geleneksel ve güncel tanımları ve sınıflamaları ele alınacak, ayrıca sahabiler dönemi,kurucu mezhepler ve H5. ve 8. asırlar arasındaki dönem başta olmak üzere, makasıd fikrinin geçirdiği üç tarihi aşama tahlil edilecektir. Son olarak makasıd terminolojisinde yakın dönem gelişmeleri araştıralacak ve bu terimlerin anlam ve önemi açıklanacaktır.

 

Makasıdü’ş Şeria Fikrinin İlk Dönemi

Makasıd nedir?

Çoğulu makasıd olan “maksıd”terimi,amaç,gaye,ilke,niyet,hedef,maksad anlamına gelir. Her ne kadar bazı İslam alimleri İmam Cüveyni,İmam Gazali,Fahrettin Razi ve Amidi’de Gazali’nin terminolojisini izleyerek sonuç olarak,“kamu yararına olan şeyler”(mesalıh,maslahatlar)ın başka ifadesidir”deselerde aslında bunlar usüli anlayışta maslahat ile makasıd arasındaki yakın bağı gösteren örneklerden biridir.

Makasıdın boyutları

İslam hukukunda amaçları ya da sınıfsal makasıd çeşitleri boyutlarına göre sınıflandırılmaktadır.

a.Zaruret dereceleri (bu geleneksel sınıflamadır.)

b.Amaçlara ulaşmayı hedefleyen hükümlerin kapsamı.

c.Amaçların ulaştığı kişilerin kapsamı.

d.Amaçların evrensellik dereceleri.

 Geleneksel sınıflamada Makasıd, “zaruriyat(zaruretler)”, ”haciyyat(ihtiyaçlar)” ve  “tahsiniyyat(güzelleştirici şeyler)” olarak sınıflandırılmıştır.Geleneksel makasıdı, bazı çağdaş makasıd teorisyenleri şu yönlerde eleştirdiler;

– Geleneksel makasıd, İslam hukukunun tamamını ele almakla birlikte kimi münferit veya grup halindeki bazı hüküm ve emirlerin belli amaçlarını kapsamaz.

-Geleneksel makasıd, aileler,toplumlarla ve genelde insanlarla ilgili değil bireylerle ilgilidir.

-Geleneksel makasıd sınıflaması, adalet ve özgürlük gibi temel ve evrensel değerleri içermiyordu.

-Geleneksel makasıd sahih kaynaklardan ziyade, fıkhi eserlerin incelenmesinden çıkarılıyordu.

İşte yukarıdaki eksiklikleri gidermek amacıyla çağdaş İslam Alimleri yeni kavramlar ve sınıflamalar getirdiler. Öncelikle hükümlerin gözeterek makasıdı üçe seviyede ele almışlar.

  1- Genel Makasıd; İslam hukukunun bütün yapısındaki makasıd türünde daha önce “zaruretler” ve “ihtiyaçlar” esas iken yeni tekliflerde “adalet” ve “kolaylaştırma” gibi amaçlar esastır.

 2-Özel Makasıd; İslam hukukunun belli bir bölümünün tamamında gözlemlenir. Bu tür makasıd aile hukukunda çocukların refahı, ceza hukukunda tekelin engellenmesi gibi amaçları kapsar.

        3- Kısmi Makasıd; Bu tür makasıd, özel metin veya hükümlerin ardındaki hedeflerdir. Belli davalarda belli sayıda şahidin aranmasıyla hakikatin belirlenmesi, hasta ve oruçlu kimselerin orucunu bozmasına izin verilmesinde zorluğun hafifletilmesi gibi.

Sahabelerin içtihadında makasıd

Kur’an ve sünnetin altında yatan gaye yada maksat fikrinin tarihi sahabeye kadar dayanır. Bunun en bilinen örneği, Peygamberimizin bir grup sahabeye ikindi namazını Beni Kurayza’da kılmasını söyleyince sahabe ikiye ayrılmıştı. Bir kısmı oraya varınca kılmayı anlamışken diğer bir kısmı yolda da olsa namazın kılınması gerektiğini düşünmüşlerdir. İlk görüşte olanlar için emir gayet açık ve netti diğer görüşte olanlar ise “acilen Beni Kurayza’ya gidilmesi gerekli” diye anlamışlardı. Peygamber ise iki görüşü de onaylamıştı.Bu hadise muhalif olan tek fakih ise İbn Hazm’dır. Birkaç örnek ise Hz.Ömer’in uygulamalarında görülüyor. Fethedilen Mısır ve Irak topraklarının savaş ganimeti olarak aralarında dağıtılmalarını teklif ettiler. Bu önerileri ise ganimetin savaş ganimeti olarak askerlerin arasında dağıtılmasına izin veren Kur’an ayetine dayanıyordu.Hz.Ömer onların bu tekliflerinin Allah’ın “servetin hakimiyetinin zenginlerin tekeline bırakılmaması” maksadına dayanarak reddetti. Dolaysıyla Hz.Ömer ve onu destekleyen sahabeler ganimetler hakkındaki ayetleri belli bir maksat çerçevesinde anladılar.Başka bir örnek ise Medine’de yaşanan kıtlık nedeniyle Hz.Ömer’in hırsızlık gibi bazı cezai hukuk kurallarını askıya almasıdır.Zira Hz.Ömer insanların en zaruri ihtiyaçlarını karşılayamadıkları bir dönemde ceza verilmesini adalet ilkesiyle uyuşmayacığını düşünmüştü.

İlk dönem makasıd teorileri

 

Sahabe döneminden sonra makasıd teorisi ve sınıflamaları oluşmaya başladı. Makasıd teorisi, H5. ve 8. Asırlar arasındaki usülcülerin zamanına kadar açık bir şekilde gelişmedi. İlk üç asırda maksatlar/nedenler fikri, klasik mezheplerin imamlarının kullandığı “kıyas”,”istihsan” veya “maslahat” gibi bazı muhakeme yöntemlerinde kendini gösterdi.  H 3. ve H 5. Yüzyıllar arasında ise tam olarak açık bir şekilde sınıflandırılmasa da Tirmizi’nin “Namaz ve maksatları” Ebu Zeyd Belhi’nin muamelat üzerine yazılmış ilk makasıd eser olan “Dini amellerdeki maksatların izahı” Keffal el-Kebir’in “Yasaların Güzellikleri” eseri, bazı sünni araştırmacılar 20. YY’a kadar Şiilerin Makasıd alanında araştırmalarının olmadığını iddia etseler de aslında öyle değildir. İbn Babaveyh Kummi “Şeri hükümlerin illetleri” eseri 335 bölümden oluşuyor.Ebu’l Hasan el-Amiri el-Feylesuf maksadların en erken teorik sınıflamasını “İslam’ın vasıflarının bilinmesi” eserinde yaptı.

H 5. Asra kadar “zaruret seviyeleri”ne göre makasıd sınıflamaları yapılmadı. H 5. ve H 8. Yüzyıllar arasında bazı fakihler makasıd teorisine büyük katkıda bulundular. Bu fakihler Ebu Meali Cüveyni,Ebu Hamid Gazali, İzz b. Abdusselam, Şehabeddin Karafi, Şemseddin ibn Kayyım ve bunların en önemlisi Ebu İshak Şatibi’dir.

Cüveyni’nin Burhan fi Usuli’l-Fıkh eseri günümüze benzer şekildeki “zaruret dereceleri” teorisini sunan usulle ilgili ilk eserdir.Cüveyni’nin İslam hukukunu “yeniden inşa”ya temel aldığı makasıd örnekleri; arınma hükümlerinde “kolaylaştırma”, zekat hükümlerinde fakirin yükünün “kaldırılması” ticaret hükümlerinde “karşılıklı rıza” vb. örneklerdir.Cüveyni’nin öğrencisi olan Ebu Hamid Gazali ise Mustasfa kitabında, hocasının teorisini daha da geliştirdi. Cüveyni’nin önerdiği zaruretleri; İman,nefis,akıl,nesil ve servet şeklinde sıraladı.Ayrıca Gazali bu zaruretlerin “korunması”(hıfz) terimini kullanan ilk alimdi. İzz b. Abdusselam ise makasıd üzerine “hükümlerin ardındaki hikmetler”i izah eden iki küçük kitap yazdı. Makasıdu’s-Salah(Namazın Maksatları) ve Makasıdu’s-Sevm(Orucun Maksatları).Ancak makasıd teorisine önemli katkısı “masalıh” üzerine yazdığı “Kavaidü’l-Ahkam fi Mesalihil-Enam” (İnsanların Faydalarıyla ilgili Temel Kurallar) eseridir. Bu eserde hükümlerin geçerliliğini onların maksatlarına bağladı; “Maksadını bulamayan her eylem geçersizdir”. Karafi ise peygamberin uygulamalarını amaçlarına dayanarak birbirinden ayırmak suretiyle makasıd teorisine katkıda bulundu. Karafi “Furuk” isimli eserinde bu ayrıma değinmektedir. Karafinin fikirlerini daha sonraları İbn Aşur geliştirdi. İbn Kayyım ise İ’lamü’l-Muvakkin’de “Hikmet ve insanların saadetini” esas alan, şu cümleleri yazmıştır; “Şeriatın tamamı adalet,tamamı rahmet,bütünü hikmet ve tamamı maslahattır. Şeriatta yer alıp da hikmetten hikmetsizliğe, adaletten zulme, rahmetten rahmetin zıddına ve maslahattan mefsedete çevrilen hiçbir mesele, yorum yoluyla ona dahil edilse de, asla şeriata ait değildir” diye ifade etmiştir.Ebu İshak Şatibi ise Cüveyni ve Gazali’nin geliştirdiği terminolojiyi aynen kullandı. Ancak El-Muvafakat fi Usuli’ş-Şeria (Şeriatın esaslarına uygunluklar) kitabında şu üç esasa dayalı olarak makasıd teorisini geliştirmiştir;

  1- Mesalıh-ı  Mürseleden hukukun esaslarına; Şatibi’nın Muvafakatın’dan önce makasıd, mesalıh-ı mürseleden sayılıyordu ancak şatibi bu eserinde bu ikisini ayırdı ve makasıdı hüküm koymada; dinin esasları, hukukun temel kuralları ve inancın evrensel ilkeleri şeklinde açıkladı.

        2- Hukukun ardındaki hikmetlerden hükmün temellerine; Makasıdın asıllığına ve evrenselliğine dayanan Şatibi şu hükme vardı; “Zaruriyyatların(zaruretlerin),hacciyatların(ihtiyaçların) ve tahsiniyyatın, genelliği(külli), kısmi(cüzi) hükümlerle geçersiz kılınamaz” bu Şatibi’yi geleneksel usulden ayıran en önemli özelliğidir.

       3-Belirsizlikten Kesinliğe; Şatıbi, maksadın esaslar arasındaki konumunu ortaya koymak için kullandığı tümevarımcı süreçte “kesinliği”(kati) olanı savunarak başladı. Buda onun tümevarımcı yöntemlerin geçerliliğine ve kesinliğine karşı “Yunan felsefesine dayanan” popüler argümanlardan da bir ayrılışıdır.

Şatıbi’nin kitabı 20. YY kadar İslami İlimlerde “makasıdü’ş-şeria” konusunda standart kitap haline geldi.

Çağdaş makasıd kavramları

 

“Koruma” ve “muhafaza”dan, “gelişme” ve “haklar”a.

Geleneksel olarak “neslin muhafazası” İslam hukukunun amaçladığı zaruretlerden birisidir. Amiri,zaruri maksadlar teorisini ortaya koyarken ”ahlaksızlığın cezalandırılması”, Cüveyni, Amirinin “cezalar teorisi”ni, “korunma teorisi” olarak geliştirdi. “Neslin Muhafazası”nı İslam hukukunda zaruret derecesinde bir maksad olarak ilk kullanan ise Ebu Hamid Gazali oldu, Şatibi ise belirttiğimiz gibi Cüveyni ve Ebu Hamid Gazali’nin terminolojisini izledi.

  1. Yüzyıl makasıd üzerine çalışan alimleri; neslin muhafazasını aile eksenli bir çalışma haline getirdiler. Örneğin Tahir b. Aşur “aileye özen gösterilmesi”ni tek başına bir makasıd olarak gördü. İbn’i Aşur’un buna benzer yaklaşımları ve çağdaş ilim adamlarının yaklaşımları ne Amiri’nin “ceza” kavramının ne de Gazali’nin “muhafaza” kavramının istikametindedir. İbn Aşur’un terminolojisiyle ifade edecek olursak “değer” ve “sistem” kavramları doğrultusundadır.

Başka bir örnek üzerinde de açıklayacak olursak sarhoşluk veren maddelerin yasaklanmasıyla sınırlı olan “aklın muhafazası”, günümüzde “ bilimsel düşüncenin yayılması ve desteklenmesi”, “sürü zihniyetiyle mücadele” ve “beyin göçünün engellenmesi”ni de içine alacak şekilde gelişmeye devam ediyor.

Yine onurun ve nefsin muhafazası, Gazali ve Şatibi için “zaruretler” seviyesindeydi. Amiri’nin “onurun ihlalinin cezalandırılması” ve Cüveyni’nin “namusun muhafazası” şeklinde daha önce kullanılmıştı. Ancak yakın zamanda “namusun muhafazası” ifadesi İslam hukukuyla ilgili eserlerde İslam hukukunun kendi başına bir amacı olarak yerine yavaş yavaş “insan izzetinin muhafazası” ve hatta “insan haklarının koruması”na bıraktılar.

Son olarak, Amiri’nin “hırsızın cezalandırılması” ve Cüveyni’nin “paranın korunması”nın yanı sıra Gazali’nin “servetin muhafazası” yakın zamanda evrim geçirerek tanıdık bir sosyo-ekonomik terminolojiye  dönüştü; “sosyal yardımlaşma”,”ekonomik kalkınma”,”para akışı”,toplumun esenliği” ve “ekonomik düzeyler arasındaki farkın azaltılması” gibi. Bu gelişme çoğu Müslüman ülkede sıkça ihtiyaç duyulan ekonomik kalkınmaya teşvik edilmesinde makasıdu’ş-şerianın kullanılmasına imkan vermektedir.

Devamı; http://www.mucahidpalevi.com/2020/05/27/islam-hukuk-felsefesi-makasidus-seria-2/

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir